Seni bir yaz gününe benzetmeli miyim
Biliyorum buraların yazı kısa
Bir gün poyraz çıkar gökyüzünü üfler
Ertesi gün lodos kavurur kıyıyı
Güneş bazen fazla parıldar göz alır
Bazen bir bulut gelir rengi soldurur
Sen daha sakinsin yazdan
Sesin akşamüstü vapurunun sulara bıraktığı iz gibi uzun
Bakışın rıhtımda dizilmiş valizlerden daha sabırlı
Elin kalabalığın gürültüsünü bile usulca susturur
Gülüşün gölgeyi yerinden oynatır
Göğsümdeki telaşı yavaşlatır
Dünyadaki her güzel şey yorulur biliyorum
Bir çiçeğin rengi solar
Bir afişin mürekkebi diner
Bir sokak tabelası rüzgârla eğilir
İsmi ezberlenen bir durak bile değişir
Her şey doğanın değişen akışına sessizce uyar
Ama sende eksilmeyen bir mevsim var
Kızgın olduğunda bile ılıklığı kaybetmeyen
Yorulduğunda bile adım adım ışığı taşıyan
Karanlık bir odanın ortasında bile camı aralayan
Gözlerinin kenarında duran o küçük umut
Gündüzün çıplak halini akşamın yumuşaklığına bağlar
Seni yazın aceleciliğine değil
Uzun bir günün sonunda eve dönen ışığa benzetiyorum
Çantanı bırakıp omuzlarını hafifleten o an gibi
Suyu tek yudumda değil de kana kana içiren serinlik gibi
Kalbimi düzene sokan bir saat sesi gibi
Eşyaları yerli yerine koyan görünmez el gibi
Zaman aceleci
Bir tren gelir bir tren gider
Bir yıl biter bir yıl başlar
Takvim yaprakları yer değiştirdikçe
İnsanlar başka seslere kulak verir
Adımlar yeni yollara alışır
Yine de şunu biliyorum
Bu sözler yaşadıkça sen de yaşayacaksın
Nefes alan bir ağız oldukça
Gözlerini harflerimin içinden okuyan birisi bulundukça
Bu kâğıdın beyazı çoğaldıkça
Adın gölgede kalmayacak
Seni bir yaz gününe benzetmek istemiyorum artık
Çünkü yazın bile imrenip bakacağı bir sükûnun var
Dalganın kıyıya değdiği çizgide
Hayatın yorucu sesleri dinince kalan açıklıkta
Ben seni orada buluyorum
Ve her okunuşta yeniden başlıyoruz
Kayıt Tarihi : 6.10.2025 20:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)