Gözlerim bulutlandı,
Şarkılar eylül rengi.
Yüreğimde demir parmaklıklar…
Kendime takılıp düşüyorum nicedir.
Düşlerimin elleri çatlak,
Gülüşü nasırlı gecelerimin.
Omuzları çöktü hecelerimin.
Gittiğin gün feri söndü, bendeki benin.
Ayazdayım,
Gülüşlerim yağmur kokuyor,
Bakışlarımda, gözlerin kanıyor.
Yoksun, bu yokluk beni yoruyor.
Dudaklarımdaki ninniydin oysa,
Masaldın eğreti akşamlarımda.
Şimdi kıyılarımda değil ellerin.
Sûretin düşmüyor odalarıma.
Bir özlem şarkısı dilimin ucunda,
Kalbin atıyor damarlarımda,
Gök mavisi yarınlar adıyorum sana.
Duyuyor musun?
Hayalin ısıtıyor içimi,
Görüyor musun?
Bu şehir sensiz kambur…
Sokaklar, yaralı; hasta ve bitkin.
Gözlerinde vahşi bir tortuyu saklıyor gece.
Sesim çatlıyor yokluğuna değdikçe,
Duvarlara çarpıp parçalara bölünüyor düş mavisi gençliğim.
Çürüyen ömrüme inat,
Sesini çoğaltıyorum, nefesini saklıyorum içimde,
Birikiyor sevdan, boy veriyor masl rengi bahçelerimde.
Sesimde eylül kırıklığı, sonbahar hüznü,
Gittiğin gün, yalnız kaldım kalabalıklar içinde.
Önce ellerim silikleşti; sonra gözlerim yitip gitti ardından.
Sokaklar adını sayıkladı bir zaman,
Bir zaman sen koktu kaldırımlar.
Bıraktığın gibi gökte asılı kaldı bulutlar.
Kim bilir kaç gün, kim bilir kaç gün…
Yüreğim ayazda kaldı,
Buza kesti gecelerim,
Ve gülüşlerine tutsak,
Kim bilir kaç gece şafak söker diye bekledim.
Bir özlem şarkısısın uzaklarda sen,
Gözlerin yitik kentler gibi.
Seni bağırıyorum gün doğumlarında,
Senli cümleler kuruyorum.
Kayıp zamanları yaşıyorum şimdi,
Eksik mevsimleri tüketiyorum.
Sensiz, sensiz…
İçimden yoksulluğuma ağlamak geliyor,
Yapamıyorum.
Nerdesin?
Gözlerin masal kokuyor mu hâlâ?
Unuttum tadını ellerinin,
Öpmedim nicedir çünkü.
Gülüşüm zehirli
Yaralı bir geceden sesleniyorum sana.
Gittin, bu sensizlik ağır geldi bana.
Delirecek gibi oluyorum bazen,
Sığamıyorum odalara,
O an, işte o an bir özlem şarkısı düşüyor dudaklarıma,
Seni çağırıyorum,
Bilmem yüreğimin çığlıklarını duyuyor musun?
Bak, kanat çırpıyor sana düşlerim,
Görüyor musun?
Sar beni; sar kendiliğini, içtenliğini ayazda kalmış sonbaharlarıma.
Güneş ol, bahar ol.
Üşüyorum.
Sensiz, bu şehirde eskimek istemiyorum.
Bilmem, gözlerinde hangi yağmur ıslanıyor şimdi,
Kurşun gibi ağır hasretin.
Ben, tüm benliğimle yüzünü saklıyorum gözbebeklerimde.
Her zerremde nefesin.
Seni özlüyorum, öyle işlemişsin ki içime.
Adın dilimde,
Paslı geceler saplanıyor tenime.
Sen, öylesine uzaksın ki…
Yollar öylesine insafsız ki…
Ölgün bir kentte ihtiyarlıyor sözlerim
Gözlerine dokunmadan kimsesizlikle bileniyor gözlerim.
Senden vazgeçmek mi?
Bu aşk, alın yazım oldu artık benim.
Bir özlem şarkısı geçiyor içimden,
Gülüşlerim senli akşamlara tutsak.
Nereye gitsem…
Gözlerin benimle geliyor.
Hayalin gölgem gibi.
Nereye saklasam bilemiyorum bu sevgiyi.
Say ki, bir kâbus bu,
Geçecek,
Bir, iki, üç…
Kapa gözlerini,
Ellerimi anımsa.
Yüzüme dokun,
Yüreğimi kucakla.
Geçecek bu bozgun, dinecek bu fırtına.
Vuslat kapıda.
Biz iki sevdalı,
Düşeceğiz yine aynı kıyıya.
Zaferi hak etmek için dayanmak gerek bu çalkantıya.
Günün birinde, aynı sabaha uyanacağız nasıl olsa.
13.11.2006
Hasibe GezginKayıt Tarihi : 13.11.2006 22:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, yeğenim Filiz için yazdım. Yüreğin, o çocuk yüreğin dilerim hep mutlu yarınlara kanat çırpar. Masmavi düşlerin, gülüşlerin eksik olmaz. Gül, senin olsun güneşli sabahlar. Gül, ellerinde açsın bahar kokulu sevdalar.

TÜM YORUMLAR (3)