Bir ömür Şiiri - Samira Samiraninsiiri

Samira Samiraninsiiri
234

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Bir ömür

Bazen bir ömre sığdıramadığımızı,
bir cümleye sızdırırız;
gecenin damla damla akıttığı bir sır gibi.

Koca bir şehri kibrit kutusuna koyarız önce:
gürültüsü, paslı rayları, ıslak sokak lambaları
hepsi bir tek “neyse”nin dar kapısında üst üste.
Bir vedayı, durakta ıslanan bir biletin ıslığına,
bir mevsimi, paltomun astarındaki solgun kışa katlarım.
Çocukluğumun rengi, annemin saçından düşen o ince koku
avucumun çizgilerinde ince bir nehir gibi sürer.

Bazen bir ömür, kalbin içindeki küçük odalarda
kira sözleşmesi yenileyemeyen bir kiracı gibi tükenir.
Kapıya dayanan hatıralar, “aç” demez;
eşikten içeri sızıntı gibi girer.
Bir şişe içine deniz doldurur gibi,
düşlerimi camın içinden nefes aldırırım:
dalgalar daralır, köpük susar, balıklar sır olur
yine de camın soğuğu yakar içimi.

Bir cümle kurarım:
Sessizliği alnıma sürer, dudaklarımdan içerisine bir kış üflerim.
O cümlede bir masa vardır:
üzerinde kırılmış bir bardak,
kenarında “dön” demeye yeltenen bir sandalye.
Bir pencere vardır:
perdesinde kalmış güneş tozu,
ve rüzgâra yüzünü dönen bir çiçek
büyümeyi unutmuş ama beklemeyi iyi bilen.

Bazen bir ömür,
dizlerimdeki yaraların kabuğunda konuşur.
Sokak lambaları beni uzaktan tanır;
“Yine geç kaldın,” derler, “yine erken ağladın.”
Uykusuzluğum, geceyi içime kıvırıp
düğmesini içerden ilikleyen bir palto gibi
kimse çıkaramaz; sabahlar ancak içeride açar.

Bir cümleye sığdırırım seni de:
“Gelme.”
İçinde kaç davet saklı, kaç kapı aralık,
kaç adım geri, kaç nefes ileri
kimse bilmez.
Bir cümleye sığdırırım kendimi:
“Geçtim.”
Oysa geçmeyen, ayak bileğime dolaşmış bir şehir;
yürüdükçe daha sıkı sarılan.

Bazen bir ömür,
mezarlıktaki taşların gölgesinde uzayan bir öğleden sonra kadar uzun,
ama bir duanın içinden geçerken kısa bir ürperti kadar kısadır.
Adımı çağıran toprakla
karnımı doyuran sokak kavga eder içimde;
ikisi de kazanır, ikisi de eksiltir.
Ben arada, kağıttan bir gemiyim:
yağmurda büyüyen, sele kapılınca küçülen,
yine de ıslanmayı öğrenmeden yüzmeyi öğrenen.

Bir cümle, bazen bir fenerdir:
gidenin sırtını aydınlatır, kalanın göğsünü yakar.
Bazen bir bıçak:
ekmeği keserken parmağı da yoklar.
Bazen bir dua:
göğe varamaz ama kalbe çarpar,
oraya düşen yankının adı olur hayat.

Ve ben biliyorum:
Sığdıramadığım ne varsa
yara, şehir, sevgili, mevsim
bir cümlenin dar omzunda taşınır.
Omzu incinir cümlenin, ben susarım.
Suskunluk büyür;
büyüdükçe içimde yer açar,
yer açtıkça adım kısalır,
adım kısaldıkça kalbim uzar.

Sonunda yalnız bir söz kalır dudaklarımda,
bardaktaki son su gibi titreyen:
“Kal.”
Dünya ikiye ayrılır o anda:
biri gidenlerin haritası,
öteki kalanların kalbi.
Ben ikisinin arasına bir cümle koyarım
ve bütün ömrüm,
o cümlenin dar,
ama yanmayı güzel bilen eşiğinde durur.

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 21.8.2025 04:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!