Söyleyecek çok söz varken
Susmak nedir, bilir misin sen?
Fırtınadan kaçıp doluya tutuldun mu?
Hayat, yanlışların doğruyu götürdüğü bir cendere...
Ölmemek için direndin mi sen?
İpliğin iğneye ihaneti kanatırken kumaşı
İplik mi olmayı seçtin,
Yoksa iğne mi?
Şimdi bir ucu açık kelimelerimin
Kabullenemediğim bir hayat varken önümde
Layık olduğum hayat geçip gidiyor gözlerimin önünden.
İstemsizce gidişi mecburen kabullendin mi sen?
Geceler uzarken suskunluğun kıyısında
Kime anlatsan yarım kalan cümleleri
Silip yeniden yazdın mı?
Bir tebessüm bile lütufken yüzüne
Umudu hangi rafa kaldırdın, hatırlıyor musun sen?
Aynalara küsmek kolay,
Zor olan, kırılmadan bakabilmek kendine.
Her yeni gün biraz daha eksiltirken seni
Hangi dünde unuttun umutlarını?
Sen olmayı becerebildin mi sen?
Belki de herkes biraz geç kalır kendine,
En çok da susarken içindeki gürültüye.
Ben artık sessizlikle konuşuyorum,
Duvarlarla dertleşiyorum.
Eksildikçe artıyor,
Arttıkça eksiliyorum.
Yamalı bir sevda dilimde,
Küflü bir mazinin dünündeyim.
Şöyle, yüzümü tanımayan sevinç:
Yüzümü yüzünden söküp attın mı sen?
Kelimeler tutsak,
Diller lâl,
Dudak kıvrımlarımda acı...
Tenini yağmura gelin ettin mi sen?
Kendime bile yabancı bu sessizlikte
Bir ömürlük haykırışı
Bir mısraya sığdırmaya çalışıyorum şimdi.
Belki duyarsın diye,
Belki gelirsin diye,
Belki seversin diye...
Bilir misin acıyı?
Ayrılığı yüreğine ilikledin mi sen?
21.05.2025 14:10
Kayıt Tarihi : 21.5.2025 14:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!