Ben hâlâ ordayım
uzaklarda, uykularda, çakıl taşlarının orada...
Usanmadım gümüş sikkeler gibi paslanmaktan
sessizliğe bakarım tamamen şarkı
karanlığı dinlerim sular her gece derin
yatağımı denize sermiştim
Ağa Camii;
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.
Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Devamını Oku
Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce
Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.
Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Şiirde iki tür uzaklık söz konusu: Biri zaman, diğeri mekansal uzaklık. Bu uzaklıklar nedeniyle kaynaklara (değerlere) ulaşılamıyor. Yatağı deniz olan insanın kaynağı büyüktür, diğer bir ifadeyle dayanakları güçlüdür. Ama o değerler (gümüş sikkeler) dolaşımda ve paylaşımda değil. Onun için hatırlanması gerekiyor. Yeniden yorumlanması, yeniden üretilmesi gerekiyor. Tarih atlaslarından, batık gemilerin oradan günümüze ulaşması gerekiyor. Üretmek, yenilemek, yenilenmek gerekiyor. Ama nasıl?
Müslümanlar olarak düşünelüm, yüzyıllarca dünyaya yön vermiş bir millet olarak düşünelim. Bir çıkış, bir kurtuluş yolu bulalım bu orta çağ karanlığından.
Ben böyle okuyorum bu şiiri.
Sıkı şiir. Yüreğinize sağlık.
iyiymiş yerin
orada kal şair
burası yaşanacak yer değil...
'yırtıcı yangınlardan sor insanı /
atlas duvarlara sinen /
ilkten sona /
bütün hıçkırıklardan...
çığlık çığlığa /
sancılı tapınaklarda /
ebediyete susarken keşişler /
unutulmuş münzevi anlarda /
kanayan yaradan sor!.../...' (Naime Erlaçin)
Bu güzel şiir dilini kutluyorum...
Efendim insan zaten döne döne yaşıyor biryıl önceki düşüncelerin ertesi yıl yenileniyor aynı motta kimse duramaz bazen gece bazen gündüz bazen patlama hüzün motu hayat bu aka aka döne döne tükenecek
Derin mevzular çok güzel ifadelenmiş: “ ...bir akarsu olmak, döne döne akmak
mümkün mü bugüne, bu uzak güne gelmek!...“
Şair, rüya görmüş gibi karanlığı dinliyor.Bir akarsu gibi akmak arzusunda. güzel bir duygu.Kılavuzsuz gün ışığına çıkmadığına göre ' bir elin nesi var iki elin sesi var ' anlayışıyla yazılan özgün bir şiirdi.Beğeni ile okudum. kutluyorum. selam olsun.
'Asırlardır taş gibi övünürüm özgül ağırlığımla
kılavuzsuz çıkmam gün ışığına bile
kimse bilsin istemem gecenin ikinci adını
ne yana baksan içinden çıkılması zor bir mavilik
bir mavilik ki yoksullukların en kutsalı...'
Sayın şair bunlar gerçekten çok güzel ifadeler. Ben şiir denince bunu anlıyorum. Daha doğrusu anlamak değil, duymak, bir şeyleri ezmek istiyorum. Yüreğinize sağlık.
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta