Kış, bu şehre sadece soğuk getirmez, aynı zamanda görünmez çizgileri de keskinleştirir. Kalın yünlü ceketler ve pencereleri çift camlı evler, o ince, titrek duvarlı barakaların soğuğunu asla bilemez.
Dışarıdaki rüzgar, bacası tütmeyen evlerin çatlaklarından sızan bir ıslık gibidir. Bu ıslık, bir ninni değil, sürekli yinelenen bir yoksunluk melodisidir. Sobaya atılacak bir avuç kömürün, o ay nasıl bulunacağının kaygısı. Çocukların ayaklarından sızan buza karşı verilen sessiz, küçük savaşlar.
Yoksulluk, sadece ceplerdeki boşluk değildir; o, insanın sırtında taşıdığı ağır bir utanç giysisidir. Okulda arkadaşlarının yediği o parlak ambalajlı çikolatayı istemek, ama istemeye utanmak. Bayramlarda giyecek yeni bir ayakkabının hayalini bile kurmaya çekinmek. Bu, görünmez kalma sanatıdır. Kimsenin sormadığı, kimsenin görmek istemediği bir köşede, var olmaya çalışmak.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta