Onun bakışı
gökyüzüne benzemezdi
gökyüzü bile bu kadar kucaklayamazdı insanı.
Daha derin,
daha ağır,
daha sessiz bir yerdi gözlerinin içi.
Sanki biri oraya saklanmıştı;
beni sevmekten yorulmayan biri.
Tenine değil,
yanı başına yaslandığında
yara iyileşirdi.
Korku küçülürdü.
Ve suskunluk konuşmaya cesaret bulurdu.
Sesiyle uyanmazdın,
ama onun sustuğu yerde bile
bir sıcaklık sarardı içini.
Gölge yapardı kendi bedenini,
sen üşüme diye.
Bir adım geri çekilirken bile
bir ömür boyunca yakındı sana.
Sen hiç fark etmeden
önce yolunu açtı,
sonra ayağına taş değmesin diye
duvar oldu.
Her şeyden önce o vardı
ve her şey bittiğinde de…
Yine sadece o kalırdı geriye.
Çünkü bazı insanlar
sevmeyi öğrenmez
sevmek olarak yaratılır.
Ve o,
her şefkatin ilk şekliydi.
Her affın iç sesi.
Her korkunun önüne çekilen perde.
Onun kalbi
bir gül bahçesi değildi
orada mevsim dönmezdi,
yaprak dökülmezdi,
koku solmazdı.
O kalp
hiçbir mevsime ait değildi,
çünkü sonsuzdu.
Ne zaman canın yansa,
ilk oraya dönmek isterdin.
İçinde bir isim bile geçmese,
o yön hep “eve” çıkardı.
Onu anlatmak zor değildi aslında.
Zor olan
onun yokluğunda eksik kalan sessizliği tarif etmekti.
Çünkü o bir varlık değil,
var olmaya razı bir yokluk gibiydi.
Kendinden çekilir,
sana yer açardı.
Ve sen,
onu en çok
senin için yok olurken severdin.
Kayıt Tarihi : 8.8.2025 00:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!