fırtına çıktı ve ağaçlar toprağa yapıştı
bulutlar kaya parçalarına
çelik tellere dönüştü sicimler
soğuk ıslak
aydınlık karanlıktan korktu
çömeldi insanlar
avuçlarında titredi
kan kokulu yalnızlıklar
hayat ölümün esiriydi artık
geniş camların kıyısından geçen kuru dal parçaları
ne yaşadıysam artık
çocukların çığlıklarında
sanki dünyanın temeli ben de kazılıyordu
o çok katlı binalar ve milyonlarca pencerelerin gözleri
sudan çıkmış balıklar gibi
şaşkındılar
senin bana uzanan ellerini gördüm
sonra ölümlerimi
yeşil nar kokulu mayhoşluklarında
nahoş ve günahkarca
temellerime duasız gömdüm.
sense fırtınanın ortasındaydın oysa
ya da sen oysan hakikiysen
tül perdelerin dizlerime dokunuyorsa
tenin sevışememekten dolayı kurumuşsa
ya da arıyorsan yitirdiğin doğurganlığını
rus masasında ve kurtsuz votka kokusunu
taşı bol olan hileli dönemeçlerden sonra
başlıyorsa simsiyah denizlerin ağıdı
hayat ölümün esiridir artık
tanrının ana yasasında
cennet değil asıl cehennemdir ayaklarının tabanında
ama diyorsun ya hep
günahkar değildir hiç bir kadın
ben sana inanmaktan bıktıysam
kahrolası bu fırtınada
bir dal gibi sana
kırık ve kırılgansam
Necmi Dayan
Kayıt Tarihi : 19.8.2023 05:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!