Neden boşanmalar çok.
İnsanlar neden boşanıyor?
Devlet boşanmayı neden önleyici önlemler almıyor da aksine boşanmaya kapı aralıyor.
Nafaka mevzusu... Nafaka neye göre veriliyor ve bu ceza olabilir mi?
İbrahim Arslan'ım ben. Hayatımı uzun uzadıya anlatmak istemiyorum. Hayatımda hiç yalan konuşmadım, dürüst oldum, adilik yapmadım, efendiliğimi bozmadım! Hayatın hakkını verdim. İyi bir koca da oldum iyi bir babada... Ama bu yılın Ocak ayında 'Boşanmak zorunda/ durumunda kaldım. Yani tam 22.01.2016 tarihinde T.C Kdz. Ereğli Aile Mahkemesi'nin 2016/41 kararı ile resmen boşanmış biriyim. Boşanmanın her türlüsüne karşıyım. Sonuna kadar mücadele etmeli karı/koca. Ne yazık ki ben hiç mücadele edemedim. Bu ülkenin adaleti beni mengenede sıkar gibi sıktı.
Bunları yazmayı neden istiyorum acaba. İnanın hiç rahat değilim. Çocuklarımdan ayrı kalmak yuvamın bozulması bana çok koydu. Nasıl sabrettiğime intihar etmediğime şaşıyorum. Başka kimseler de benim durumuma düşmesinler istiyorum.
Bizim aslında boşanacak hiçbir durumumuz yoktu. Gül gibi geçiniyorduk tabiri caizse. Ama bu ülke adamı haşat edebiliyor, herşey üst üste gelebiliyor. Kadınlar bu ülkede o kadar gözetiliyorken erkek ise o kadar mağdur ediliyor ki! Önce eşim ve ailesi beni kapı dışarı etti/ baba evine yolladı. (Başlarda kardeşimde kaldım biraz). Psikolojimiz bozulmuştu. Boşanmayı kafasına koymuştu eşim! Tek yolu buydu. Zaten balayımızın üçüncü gününde de benden boşanacaktı ben 7 yıl zor ikna ettim... Ve bu yedi yılda üç güzel kızımız oldu. Ben üç yıl gidin denilen bu evliliği yedi yıl sürdürmeyi başarmışım. Ben eşime ve ailesine damat gelmiştim! Durumum ve durumumuz yoktu! Yani iç güveysi. Asgari ücretle çalışmaya başlamıştım belediyede ve hala da çalışıyorum. Evden işe işten evime giden biriydim. Ve hala da öyleyim... Bu yedi yılda bir birikimim olmadı ve kredi kartlarım hiç boşalmadı. Hiç LC Waikiki borçlarım bitmedi inanın...! Baba evine ben gitmek durumunda kalınca ben sanki kocası değilmişim gibi yedi yıl beraber yaşamamışız gibi 'uzaklaştırma' aldı! ARTIK o çok sevdiğim kadından ve kızlarımdan uzaktım. Uzaklaştırma bitiyor ama hala karım olan o kadın yine, tekrar uzaklaştırma alıyordu! Çocukları ne kadar özlüyordum bilseniz. Ve devlet şakkadana veriyordu uzaklaştırma! Bu durum hangi erkeğin zoruna gitmez. Köyde neler denilmiyor ki... Whatsap' tan yazışıyorduk. Boşanacağım teranelerinden ne yapsam vazgeçmiyordu Gül Kadın. Birgün eşimin avukatına benden boşanmak için yazdıklarını okudum. Neler neler yazmış aman Allah'ım. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. bir kadın 7 yıllık aile mahremiyetini bu kadar ayakları altına alabilir mi? Yatak odası mahremlerini bile yazmıştı. O gün eşimle bu yazdıklarını tartışırken hafifte tokat attım. Vallahi hafifti. Aslında bir osmanlı tokadı hakediyordu ama! Ve bu hafif tokada on dakka ağladı ne dediysem susmadı. Yalvardım yakardım işler daha kötü olacak dedim, dinletemedim. O sıra Ayşe ablası evin içinde cirit atmaya başladı! Bi yanlız bırakmıyorlardı ki!
Ben evden gider gitmez hemen hastaneye koştular ' darp' raporu almak için! Jandarmaya koştular... Ve ben bu hafif tokatla şimdi kendi kaleme 5 gol birden atmıştım! Ellerim kırılsaydı keşke de ... Artık 'boşanmak istemiyorum' desende boşardı bu adalet! Güçlü bir avukatı vardı. Av: Ahmet Köse. Benim gücüm yoktu. Son gücümü o tokatla sarfetmiştim meğerse. Yapabilecek hiç birşeyim yoktu. Paşa paşa ayrı kalıyordum çocuklarımdan. Ve artık haksızdım. 2015 yılıydı vergi dilimine filan girilmişti asgari ücret 1.230 lira alıyordum!
*** ***
Ve bir gece evime jandarmalar geldi. Hakim kararıyla durumumu gelirimi soruyorlardı. Onlara da 1.230 lira aldığımı evimin durumunu söyledim. Şu an kaldığım yerde/ evde bir yığın dertlerim vardı. Yağmur yağsa evim damla yapıyordu. Elektrikli ısıtıcıyla ısınıyordum. Ve fare ve diğer hayvan arkadaşlarım! Yaşanılacak bir yer değildi ama yaşamak zorundaydım. En acısı da neydi biliyor musunuz? Daha babamın senesi olmamıştı. Ve onu yıkadığımız yerde idim! Gözümün önüne geliyordu. Sadece o mu şurası da anamın ölmeden önce babamı beklediği kapı, neyse... Bunları bimeniz gerekmiyor! Ama hayatımı okumak isterseniz Kapı: 'Hayatımızın öyküsü' - 1 diye buradan başlayın.
Ve ülkemin adaletine bakın hele. 02.12.2015' te elime geçen tensip tutanağında Hakim olacak okumuş mektepli 700 lira tedbir nafakasının davalı İbrahim Arslan'dan alınarak davacı Gül Arslan'a verilmesine diyerek durumumu da yani 1.230 lira ile geçindiğimi de bildiği halde bu kararı veriyordu! Aldımı beni b.klu sinekler! Yani bana diyordu ki sen nasıl yaşarsan yaşa. Hırsızlık mı yapacaksın geri kalan zaman da yap! Çal çırp. Bunun başka izahı yok! Ya da aklıma daha ağırı geliyor yazmıyorum. Bizim avukatlara sordum hemen sormadım onda da geç kaldım evet bu paranın her ay düzenli yatması gerekiyormuş. İcraya verebilirlermiş. İyi de benim;
- Kredi kartlarım ( Ve bu kartlarda hala eşimin borçları da var)
- Elektrik faturam
-İnternet faturam
- Telefon faturam
- Servis param Vs var da var. Yanisi hiç yemesem içmesem ben bu hesabın içinden yine çıkamam! Hoppala ne bu 700 lira. Bu neyin cezası! Erkek hakim olsa o da mı bu kararı verirdi acaba. Hakim avukat el ele vermişler beni illa ki boşanmaya mecbur ediyorlardı... Şimdi bu adalet mi?
*** ***
Dedim ya ben damat gitmiştim. Damadın ceketi askıda olur derler, öyleymiş. Ceketimi de almış gitmek zorunda kalmıştım baba evine. Ve arkasızlık o kadar kötü ki. Anasızlık, babasızlık gerçekten kötüymüş. Dayımı, ablamı ve abimleri göndermiştim görüşmek için, işler daha beter olmuştu. Devletin bana kestiği 700 liralık ceza elimi kolumu bağlamıştı, tek yol kalmıştı 'uzlaşma'.
İyi bir baba olmaktan başkaca bir günahım yoktu inanın. Ama iyi olmak yetmiyor ki. Ben babamın bize yaşattıklarından ötürü alkol kullanmam. doğuştan tövbeliyimdir. Ama alkolikmişim ben bilmiyorum. deliymişim de. Bunu bir nebze kabul edebilirim. Yiğidin iyisine deli derler malum! Hep hoşgörülü oldum, dilimde tüy bitti bizimkine gel etme eyleme demekten! Ama olmuyorsa madem zorlamayacaktın! Ayrılığa da alışırdım belki, ayrı yaşamaya, yarım yaşamaya... Abimin arkadaşı avukat Adil Ateş beyle abim avukat Ahmet Köse' ye gittiler uzlaşı için. Nafaka 300 lira olacaktı. Diğer nafakaları istenilmeyecekti ve 1.800 tl de vekalet ücreti verecektim. Alicenaplık yapmıştı Ahmet bey! Sonraki günlerde eşim Gül Arslan' a onun ofisinde rast geldim. Bir anlaşma metni sundular! İmzaladım. 450 lira nafaka vs. her AYIN 1.3. CUMARTESİ GÜNÜ çocukları görecektim. Bana iyilik geciken hakimin kestiği 700 liralık nafakayı da istemediler. Ben avukata 1.800 lira vermek için şimdi kredi çekmek zorunda kalmıştım. bindi mi sırtıma bir de 36 ay kredi. Kartlarımı kapattım ilk iş... Zoruma giden bende eşimle aylar önce bir boşanma anlaşması yapmıştım. O zaman beraber yazıp çizmiştik. Şimdi ise o tek başına yazıp çizmişti! Bir maddeyi de beraber anlaşıp yapabilirdik...
Aradan fazla gün geçmedi adliyede katiplik yapan bir ağabey 'İbrahim avukat Ahmet Köse'yi gördüm yarın duruşman varmış' dedi... Hoppala. Bu ne hız. Bizim adalet ışık hızını nasıl yakalamış vay be dedim. Ve ben yarın duruşmam olduğunu böyle mi öğreneceğim. Bir tebligat gelmeli değil mi...! Gitsem mi gitmesem mi derken gitmeye karar verdim. Hakim Nagihan K.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ... Davanın Kabülü ile ......... ........ BOŞANMALARINA...
İşin açıkçası ben kendimi mengeneye sıkılmış gibi hissettiğimi devletin beni boşanmaya mecbur bıraktığını söyledim de! Meramımı bu şekil söyledim. Hakime hanım sadece 'Boşanmak istiyor musun, istemiyor musun dedi. Çaresiz kalmıştım. hiç bu kadar çaresiz olduğumu hatırlamıyorum. Ve böylece boşandık. Keşke gelmeseydim duruşmaya da iş birazcık olsun uzasaydı. Bu nasıl adaletse güçsüz eziliyor, güçlüler keyif sürüyor. Çocuklarımı 15 günde bir görüyorum. Ve en büyük ceza bu!
Bu KADAR....
15.11.2016
'Hiç mutlu değilim ve ölmek istiyorum''
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 1.3.2018 15:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Boşanmaların önü kesilmeli ve hakimler bu konuda ketum olmamalı...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!