Tanrım sen acı bize!
Sorunlarımız diz boyu,
Teklifsiz geldi söze.
Bazen bir kuru ekmeğin kavgasıdır bu,
Bazen ikiye bölünmüş yarım ekmeğin.
Umut da fakirin ekmeğiymiş ya,
Doyursun karnını doyurabilirse.
Bir bardak sıcak çay sair demlenmiş,
Boca edip de kuru sıkı yerli tütünüme,
Arabeskimi de koysam hurda teybime...
Geel gıcır keyfim gel o zaman!
Kesik atsam en meşgul anlarıma.
Kestirip atsam yarınımı, sonramı.
Yan gelip de şöyle şekerleme tadında,
Şeker verip eline kandırıversem zamanı.
Tanrım sen acı bize!
Sorumluluklarımız gövde boyu,
Nefsimiz geldi söze.
Ölen ile ölünmezmiş ya?
Kalanla da kalınır mı, bilmem.
Yarım saatlik veresiye uykumda,
Üç kere öldüm, bu dördüncü dirilişim.
Kan çanağı gözlerinle,
Ütüsü bozulmuş pantolonun gömleğin;
Çık da yola otobüs bekle!
Beklerken durağa yaslanırmışım,
Otobüste bilmem hangi cinsime!
Ah Aristo aah!
“Sosyal Adalet” diyebilseydin;
Uyanmasaydım o tatlı uykumdan,
Hiiç uyanmasaydım.
Lakin günah yüzyetmişbeş,
Tanrım Sen acı bize!
Sesim pes duyulmaz bilirim de
Dertli dertli vurup dururum saza.
Kayıt Tarihi : 21.10.2009 13:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!