Ajda kupa ve Çayından kalan hatır

Kış gibiydi mevsimi
kaloriferin sıcaklığını hala hatırlıyorum
ve
soğuk esintileri kesen ceketlerim
her zaman ki gibi ben senden önce geldim
halbuki bilirsin
hiç dakik değil sözlerim
sadece ben
koşar adım gelirim
en derinim

sigara içersin diye dışarı geçtim
rüzgar o arada sakinleşmişti sıcak sobanın altında
dört kişilik masada otururken
kültablasına gitti elim
yokluğunda
özlem dolu olduğum anlarda
kavuşmak hayali kurduğumda
sigara iyi giderdi
hatırladım
ve
adım gibi eminim
bu konudan
sana hiç bahsetmedim

sonra sen geldin
sonra-dan
geldin
on beş dakika geç gelmiştin
aynı zamanda
on sene geç

tanrı gibiydi
adımları
kadının
bastığı yerde biten mevsimsiz zambakları hala hatırlıyorum
önce bir sıcak sarılma
özlediğimiz ayların hatırına
sıcak bir sarılma
önce sol
sonra sağa
sıcak
sarı
kısa bir sarışma

omuzunda
bal
yeni kuaförden çıkmış
her teli sevilmeye muhtaç
hayatım
her telini
canım
sevmeye muhtaç (-lığımı.)
hala hatırlıyorum
güzel kızım
buğday kokan saçlarını

ilk sigarasını yakıp içine çektiğinde
kıskanmıştım
dumanı
rüzgar azalsa yine
merakım
ellerinin sıcağına soğuğuna
parmak uçlarına
tarumar
gözümün gördüğü
yadsınamaz sensiz olan
efkarıma

yaz gibiydi yüzü
gözlerinin elasını hala hatırlıyorum
aşkının belasına vurulmuş
gidiyordum
çay aldık birde karşılıklı
içişini hala hatırlıyorum

önce o anlattı
dinledim aşık gibi
her halimden belli
belki
düğüme yeminli gibiydi sözleri,
gidişini hala hatırlıyorum

gül batsa
kanatmazdı etimi
erkeğin en zayıf yeriymiş kalbi
kan ağladığında içim
yastık, sevdiğim
kurumadan uykuma geçemedim.