sen bir adım gelsen,
ben yokuşları düz bilirim.
suskunluğunun içinden bir cümle düşse,
onu kalbime yazacak kadar açım.
elimde hala senin için bekleyen
bir gülün sabrı var
dikenleriyle, yapraklarıyla
bir aşk kadar gerçek.
sana söz geçmiyor,
zamanı geri saramıyorum,
ama hala bekliyorum
kaçırdığım trenlerin
son vagonunda
adını fısıldayan bir ses olsun diye.
siyah bir inci kadar nadir,
bir o kadar derin sen.
gecelerim yanıyor,
ve su bile sönmüyor içimdeki yangını.
gümüş gibi ağır,
kırılgan her kelimem.
biraz bana dönsen,
biraz göğsüme yaslansan,
kalbimde yerini çoktan ayırdım
bir harf gibi,
bir nefes gibi,
bir dua gibi.
neden bakmaz oldun gözlerime?
neden sustun en çok ihtiyacım olan yerde?
aşkı anlatmak zor değil,
ama yaşamak
bazen cümlelerin yetmediği bir yara.
kalem kırıldı,
kağıt doldu,
ama ben seni yazmaktan vazgeçemem.
bir yudum ver bana,
aşığın şarabından
unutayım neyi unutmam gerekiyorsa.
bir dudak kadar yakınsın,
bir ömür kadar uzaksın.
tenimde hâlâ senin adını fısıldayan
bir bahar var,
solmadan gel.
bir gemi geçiyor aramızdan,
istersen binelim birlikte.
kaçan zamanı
birlikte yakalayalım.
çünkü sen,
siyah bir inci gibi
kayıp sandığım yerde
bulduğum tek ışıksın.
Kayıt Tarihi : 20.5.2025 09:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!