BİR ADAM
Bir adam vardı,
omuzları düşük değil de,
ağırdı.
Sanki her sabah
giyinirken gömleğini değil,
kendi hayatını ilikliyordu boynuna.
Konuşmazdı fazla.
Kelimeleri,
gürültülü suskunluklara çevirmişti zamanla.
Çünkü bazı adamlar
bağırarak değil,
susarak anlatırdı
Bir bankta otururdu bazen
aynı saatte, aynı gökyüzüne bakarak.
Kimse sormazdı “iyi misin?” diye.
Sorsa da
cevabı hep aynı “iyim”olurdu.
Çünkü bazı adamlar
gözyaşını bile kendine döker.
YALNIZ
Yalnızlık onunla konuşmazdı,
sadece dinlerdi.
Ve o da anlatmazdı,
sadece bakardı…
boş bir fincanın içine mesela
ya da kendi ayak parmaklarına
Bir sigara yakardı,
ama duman değil,
bir anı tüterdi ucundan.
Çocukken yitirdiği o oyuncak mı,
gençliğinde kaçırdığı bir kadın mı,
yoksa hiçbir zaman söyleyemedikleri mi?
Kim bilir.
Ama bil ki,
yalnızlık bazen kalabalıktan yapılır.
İçinde bir oda vardı onun.
Kimsenin bilmediği.
Ne ışık girerdi oraya,
ne de soru.
Orada sadece
kendiyle baş başa kalan bir çocuk yaşardı hâlâ.
⸻
KIRILMA NOKTASINDA
Sonra bir gün…
ne olduysa,
bir pencere açıldı içinden
ya da bir şey kırıldı,
ses çıkarmadan
Iz bırakmadan
Belki bir resim düştü duvardan,
belki bir isim unuttuğu yerden
bir anda çarptı yüzüne.
Belki de hiçbir şey olmadı;
ama her şey birikti.
Ve işte o an,
ne ileri gidebildi,
ne geri dönebildi.
Bir adam vardı.
Bir hayatı vardı.
Ve artık hiçbir şeye ait olmayan bir kırılma noktası.
Şimdi orada yaşıyor.
Ne geçmişe sığabiliyor,
ne geleceğe.
Sadece bir ara kat:
“bir zamanlar umut etmiş bir adamın
artık hiçbir beklentisi kalmayan yüzü.”
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 17:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!