Bilen Söylesin Şiiri - Kiyaz Kılınç

Kiyaz Kılınç
57

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Bilen Söylesin

Ne olacak bizim hâlimiz?
Gece hep sâhir,
Zaman o zaman değil ki, oldu âhir.
Bâtınımız oldu artık zâhir,
Gece nedir, gündüz nedir, bilen söylesin…

Ey gönül, kün demeden var oldun, sır sensin,
Aynada gördüğün yüz değil, nûr sensin.
Bir damlada deryâ, bir nefeste sır sensin,
Bilen kim, duyan kim, ses veren kim, söylesin…

Gönül sözünü işitmedin, sadece duydun,
Sende onların sözüne kandın, onlara uydun.
Bir nefeslik dünyada kimlere ne sundun?
Duyan kim, işiten kim, bilen söylesin…

Bir ses var içimde, susar da söyler,
Ne dilde duyulur, ne kulak eyler.
Görmeden görenin gözünde meyler,
Bakan kim, bakılan kim, bilen söylesin…

Susuyorsa, hiç kimse söylemesin,
Ne dil konuşsun, ne kalp inlesin.
Görmeden de seviyor gönül, neylesin?
Yakan kim, yaktıran kim, bilen söylesin.

Ne doğdum, ne öldüm, bir ânın karasıyım,
Ne varım, ne yokum, sır perdesiyim.
Bir damlaydım, deryâya karıştım,
Akan kim, çağlayan kim, bilen söylesin.

Doğdun ise ölmek farz, gönül yarasıyım,
Var ile yok arasında git gel, yüz karasıyım.
Damladan olduk, deryânın yarısıyım,
Var nedir, yok nedir, bilen söylesin…

Zaman döner, ben kalırım içimde,
Ateş söner, kor saklanır biçimde.
Bir ben vardır benliğimin biçiminde,
Gören kim, görülen kim, bilen söylesin…

Zamanın dönmesi durmuyor bir biçimde,
Ateş sönse köz kalıyor insanın içinde.
Kim girecek ondan başka, benliğinden geçince?
Ateş nedir, köz nedir, bilen söylesin…

Yol uzun değil, dönüp kendine varır,
Aynada her yüz kendi özünü arar, görür.
Bir ben kalırım sonunda, o da köz olur, yanar durur.
Yanan kim, yandıran kim, bilen söylesin…

Yol yolcuya uzun değil, yoldaş olana varılır,
Yoldaş yolcuya, yolcu yoldaşa hasretle sarılır.
Orta yerde kimseler kalmaz, bütün sular durulur,
Kanan kim, kandıran kim, bilen söylesin…

Deryâ susar, gök iner gönül semâsına,
Bir ışık düşer kalbin âsûde rüyâsına.
Benliğin yükü çözülür duâsına,
Duyan kim, duâ kim, bilen söylesin…

Gönül semâsı temizdir, kirli göz göremez,
Her ışık o kapıdan içeri giremez.
Duâ ihlâs ile yapılır ise kimse silemez,
Duâ nedir, duâcı nedir, bilen söylesin…

Bir göz vardır, bakmaz da görür,
Bir gönül vardır, sussa da bilir.
Ne yemin geçer, ne söz direnir,
Seven kim, sevilen kim, bilen söylesin…

Bakan illâ ki görür, gören bakar,
Gönül sustu ise, sussa bile yakar.
Hiçbir yemine aldanma, gönüller yıkar,
Öven kim, söven kim, bilen söylesin…

Bir gün gelir, perde iner tüm yüzlere,
Sesi kalmaz, sözü döner özlere.
O vakit gönül sorar kendi izlerine,
Varlık kim, yokluk kim, bilen söylesin…

İnen perde olsun, bakan kem gözlere,
Sessizlik çöksün, şifa olsun közlere.
Gönül inanmıyor artık yalan sözlere,
Darlık nedir, varlık nedir, bilen söylesin…

Bir nefeslik ömrün, bin vuslatlık düşü,
Külünde gizlidir gönlün gülüşü.
Kapanmaz kalplerde aşkın kapısı,
Kiyaz der: “Aşk nedir, âşık kim?” Bilen söylesin…

Vuslat dediğin, bir nefeste varmaktır,
Küller içinde bulduğun yarayı sarmaktır.
Aşkın kapısına varınca esas olan yanmaktır,
Rıfat der: “Meşk nedir, aşk nedir?” Bilen söylesin…

Kiyaz dedi: “Aşk yanmaktır, dermanı yoktur.”
Rıfat dedi: “O yanışta varlık unutulur.”
Sonra sustular, gönül konuştu.
Söz kimden, ses kimden? Bilen söylesin…

Rıfat bıraktı kalemi, âşık ile mâşuk aldı sözü,
Kiyaz sustu, yanmanın içinde kaldı özü.
Sessizlik âleminde gönüller ile gördü gözü,
Pus nedir, sus nedir, bilen söylesin…

Kiyaz & Rıfat Çetinbaş

Kiyaz Kılınç
Kayıt Tarihi : 2.11.2025 20:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!