kendi halinde şair
gerçekten o gün parkta tesadüfen mi karşılaştığımızı sandın?
seni görmek için oraya geldiğimi düşünemedin mi?
o bankta yan yana oturduk
bir şeylerden konuştuk, havadan sudan
ama ben her cümlende başka bir dünya duydum
istediğin her şeyi al benden güzelim
gözlüğümü, kitaplarımı, bu yorgun kalbimi
hatta şu eski sinema biletlerini bile
(burada bir şiir başlamalıydı)
ama senin ilgisizliğin yüzünden
başlamadan bitti.
birinci bölüm: aşk
– silindi.
Bir hayal değil bu, ataların andı,
Yıldızlar şahittir, ufukta yandı.
Turan’ın ülküsü, sönmez bir alev,
Milletin gönlünde ebedî hedef.
Kök-Türk’ün ocağı, Oğuz’un solu,
Bir dağ başındayım… rüzgâr değil, kader eser,
Ne gökte yıldız var, ne gönlümde bir seher.
İçimde susmuş yılların çığlığı var,
Dışımda dünya döner, bana ne der?
Bir vakitler ümide ben de inandım,
Bütün kalabalık susuyor
susmayı bile beceremiyor aslında
çünkü sustukça
elleri daha hoyrat çırpıyor.
Taşın ne kıymeti var, değmez canıma,
Dağ da yıkılsa, gök de düşse omzuma.
Cellât ipini çeker, ben yine gülümserim,
Ama dosttan gelen gül, işte o deler bağrımı.
Taş atan el, korkunun esiridir,
diplomayla adam olunur sanmışlar
boktan cüppelerle kürsüye dolmuşlar
ezberle geçenin aklı yolda kalır
oku sus yaz unut hep aynı haltın talimi
Barış dediniz,
Barışın amına koydunuz.
Milleti kekleyip oy devşirdiniz,
Koltuk için şeref bozdunuz.
İmralıdaki piç havlıyor,
Kendime Sıktım
Kimse sırtımdan vurmadı beni.
Ben döndüm önce.
Güvendiğim her şey bendeydi.
Ben hepsine sırt çevirdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!