Duyuramıyorum sana sesimi,
Ne kadar haykırsam da
Dünya vadisinin şu ölüm sessizliğinde...
Çıksam da her köşe başında karşına
Haremiler gibi,
Göremiyorsun sen beni
O en parlak ampullerde kamaşan gözlerinle...
O kadar ayrıyız ki biz ruh ve ten gibi
İki müebbetlik olsak da bir can kafesinde...
Her anım bir kâbus vuslatsızlık dehlizinde,
Serabım oldun yar hicran çöllerinde...
Gece ve gündüz gibiyiz,
Bir yudum nefes için tan vaktini gözleyen
Sevda kervanları geçerken ilk
Yürek iklimlerimizden
Ten bendim belki de
Çakıl taşlarında ayakları kanayan
Sen bir ceylan gibi dağdan dağa koştukça
Ardın sıra ben
Can acımaz, gözyaşı akmaz olmuşsa
Sevdanda yok olmuş bu ten can can…
Bir zaman var ki
Yaban kuşlar tam başımda yuva kurmak da
Her eşyanın adı dilimden artık senin adın çıkmakta
Her gün batımında biraz daha toprak olmak da
Yaşarken bu can...
Ben senmişim, her şey senmiş ey canan
Fani yürekler ki
Boş yere sen diye ötekilerde yanmakta.
Sonsuzluk durağında sana varmak son bir umut
Bu tende bir hücre bile ben kalmazsa
Sana varmak için kanat çırpan bu can
Geçerken o son noktayı da yanmazsa
Anladım ki sen can değil,
Sadece canana giden yolda bir kılavuz
Bu cansa artık o sonsuz çöllerdeki bir yavuz
Kayıt Tarihi : 2.6.2008 14:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!