Ben Sana Böyle Mi Yapardum

Osmanlının son dönemlerine.
Çayeli Aşıklar Deresinden.
Çok derin alimler yetişmişti.
Todinli Mehmedali Efendi vardi ki,
Çok mukallit biriydi.
Babasıda olsa sözünü esirgemezdi.
O zamanlar geçim tarım ve hayvancılığa bağlıydı.
Genelde evler ahşap ve iki katlı.
Evler herkesin tarlasının başında olurdu.
Tarım olarak mısır ekilirdi.
Tamamen insan gücüne dayalı zahmetli iş.
Tarlalar günlerce karasaban ve öküzlerle surulur.

Imece usulu çapa yapılır.Ayrıklar otlar temizlenir.
Bütün tarla birinci, ikinci ayiklamalar yapılırdı.
Artık mısırlar ekin halinde oldukça büyümüştü.
Fazla yağmur çevrenin doğasında vardı.
Bir gece siddetli bir firtina olur ki,
Heyhat! görülmemiş böyle şey.
Gök gürlüyor felaket esiyor yer yerinden oynuyor.
Hoca efendi durumu evin salonundan izliyor.
Hoca çok zahmet çekmiş olmali ki.
Dayanamaz yakarmaya başlar.
Kendisini teselli etmek icin soyle der:
Ey yücelerden yüce büyük Allahim.
Sen Todinli Mehmedali Efendi oısan da.
Bende sen olsam.
Ben sana böyle mi yapardım?
Gürledin estin kasıp kavurdun.
Birde ışık yakıp bakıyorsun ki.
Ayakta daha ekin kaldı mı?

Huseyin KARA 10.06.09 ABD