Mutlu olacaktık seninle gülüm,
Munzur ayrılıklar kesti önümüzü,
Fallarda çıkmıştı her baktığımda,
Söyleyemedim sana…
Menekşe moru sabahlarımız olacaktı,
Avuçlarımda bakir mutluluklarla karşılayacak
Seni seviyorum demekten
Hiç bıkmayacaktım…
Unuttum
Zaman yelkovanının
Akrebin zehrinde yıkandığını hep,
Unuttum
Acıların nikâhlı olduğunu
Şair yüreğime,
Hasretin derin sarhoşluğuna alıştığımı
Unuttum…
Gecelerce yalnızlığımla
Düşlerime nöbet tuttum,
Kıydım en körpe uykularıma,
Sevebilme ihtimalime bedel olarak,
Üşüttüm şiirlerimi çırılçıplak…
Güneşi kıskandırdım
Ay ışığına dalarak,
Kış erken geldi şimdi gönül bağıma,
Şimdi bu ben, o ben değilim bak!
İçimdeki çocuk bile ağlıyor hıçkırarak…
Hep en derin siperlerde isabet aldım ben,
Tomurcuk güller düştü elimden,
Yorgun gölgelere eşlik ediyor ömrüm
Yitik umutlar alıp, mutluluk satıyorum,
Sırf karanlığa alışmayasın diye
Seni içimden atıyorum…
Daralınca içim,
Atlıyorum iki teker atıma,
Son veriyorum
Hüznün saltanatına…
Salıverdim gönül sandalımın ipini,
Felek, kim takar senin
Yağmurunu, fırtınanı, tipini,
Kim dalar ince, derin düşüncelere,
Kim oyuncak olur artık elinde,
Ben oyundan çıkıyorum
Senin olsun
Akıllın da, delin de…
Murat Nail Güney
06.12.2009 İstanbul saat: 19.22
Kayıt Tarihi : 8.12.2009 18:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hikayesi içinde gene...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!