Ben; kara dağların, kara bahtlı adamı,
Dağların oğluna, mekân olmuşum.
Ben, çatlamış sabrın, taşan ayranı,
Kürre-i Arz, oluşurken doğmuşum.
Ben; Nemrut’ta, Süphan’da ağaran şafak,
Ben; Rahva Ovası’nda sararan başak,
Ben; Kediye yem olmuş, bir özgür vaşak,
Dertlerin içinde, hep boğulmuşum.
Ben; karlı dağlarda bir deli rüzgâr,
Ben; doyumsuz sularla patlayan pınar.
Ben; Mutki’de ceviz, Hizan’da bir nar,
Acı, zehir, ihanetle dolmuşum.
Ben; asırlara yıldız, uykulara düş,
Ben; tarih beşiği, altın ve gümüş,
Ben; sahipsiz bir il, derde bürünmüş,
Aç bırakılmış,.. yerine konmuşum.
Ben; Ahlat’ta gölge yaz sıcağında,
Ben; öksüz. Ben; yetim, ana kucağında.
Ben; tütmeyen baca, Tatvan ocağında,
Sınırsız dertlerle, hep kahrolmuşum.
Ben; ılıcayım Gölbaşı’nda, Norşen’de,
Ben; nebi yurdu tarihin gerisinde.
Ben; daldan düşmüş dut, Elcevaz İlçesinde,
Van Gölü’nün suyunda, sarhoş olmuşum.
Ben; tarihe saplı altın bir hançer,
Ben; Allah’ın verdiği güzel şaheser,
Ben; Yoksul köylümün alnındaki ter,
Dertlere bulanmış ve yoğrulmuşum.
Ben; sevdaların tek dert yoldaşı,
Ben; nanköre düşman tek sabır taşı.
Ben; kazanda avşor, ben ayran aşı,
Kış gerekmez, ben hazanda doğmuşum.
Ben; peynirde sirimok, pilavda kenger,
Ben; yaylada kağnı, çift öküz çeker.
Ben; kimseyi görmedim, özümden beter,
Sanmayın ki, bu âlemde yokmuşum.
Ben; bir avuç reyhan, kâselerdeyim,
Ben; bir demli çay, semaverdeyim,
Ben; burada, bu âlem ve bu yerdeyim,
Nankör evlâtlarca, unutulmuşum.
Ben; mertliğin, mertçe harman olduğu,
Ben; güzellik... Eşsiz sevgi bolluğu,
Ben; şahların otağı ve bir kotan pulluğu,
“Günahım ne? ” diye, sana sormuşum.
Ben; duru göllerin, soğuk pınarı,
Ben; Mezopotamya’nın, bir yan duvarı,
Ben; rengi kırmızı, beyaz ve sarı,
Gonca gül değilim, artık solmuşum.
Ben; ne Bursa’yım, ne İzmir, ne Kilis,
Ben; çaresiz oyuncağım, top oynar iblis.
Ben; Doğu’da sahipsiz il! İşte BEN BİTLİS!
Yaşlı bir çınar ve çok yorulmuşum.
Kayıt Tarihi : 8.8.2010 23:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)