Ben Aşkım Hatırlayanınız Var mı?

Ercan Yavuzer
55

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ben Aşkım Hatırlayanınız Var mı?

Yaklaş ve daha da yaklaş
Perdeler yırtıldı, vakit geldi.
Ve ben geldim işte…
Aşkın adına konuşuyorum,
Dilsiz-dudaksız sözlerden ibaretim.
Kulaklarınızı tıkayın, gözlerinizde mil olsun,
Hissetmek yaraşır sizin şanınıza,
Ben, dini aşktan yana olan kuldan yanayım.
Hissedebilirseniz sustuklarımı,
Ben Aşkın elçisi olan aşkım;
Yok mu aranızda aşka âşık, aşk ile karmakarışık?
Yok mu aşk dininin yolcusu,
Alayım onu yolsuz-duraksız cennet bildiğine,
O şaraptan içsin kanamalı-kanamasız
Ben onun yerine kül ilen yanayım…
Yok mu?
Yok…

Bir sel gibi akıp durdum oysa yanı başınızda,
Rahibe Manastır, putlara tapınak,
Hacılara Kâbe, Tevrat’a levha,
İbrahim’e ateş, Kur’an’a nefes oldum…
Görmedi kimse yalnızlığımı,
Oysa bir âlem sığdırdım yüreğime,
Ama bir âlem beni bir aşk edemedi mi bir seferine…
Dokunuşlarım vardı elsiz-ayaksız
Sözlerim vardı dilsiz-dudaksız,
Hissedeniniz olmadı mı?
Bir duyanınız olmadı mı?
Dini Aşk olan yok mu aranızda?
Yok mu?
Yok…

Aşk dinlerden münezzehtir,
Aşkın dini olmaz…

Çağlayanlar gibi akardım âleme,
Damla damla serpilirdim yüreklere,
Buharlaşırdım hak etmeyenin gönlünden,
Otsuz-merasız kalırdınız,
Çoraklaşırdı diliniz-dininiz,
Dönerdim tekrar, beni kendine İman bilene
Ben, kâinatın en büyük döngüsüydüm…
Dinsiz-mezhepsiz damlardım ve anlardım;
Beni kılıcına Hakk bileyene…
Bileyecek olan yok mu beni, Hakk bilinene?
Neyse hakkı öderim, beni kınında pas etmeyene,
Yok mu?
Yok…

Yolda kalırdınız da yakıtınız ben olurdum,
Sonsuzluğunuza uzanırdım,
Siz revan olurdunuz da ben bitmeyen yollar bulurdum.
Can da kalırdınız da cananınız ben olurdum,
Başı-sonu Aşk olan Kan damarı gibi nehirler sunardım;
Yatağımı şaşırmazdım,
Şaşan siz olduğunuz halde beşer aklınızla,
Ve bazen kızardım,
Güneşin har ateşinden daha har ateşler salardım yüreğinize.
Boşalınca içinizdeki ateşler;
Arı olurdum, çiçek çiçek size bal getiren,
Hatırlayanınız yok mu?
Doğru ya hatırlamak için kendini bilmeli insan.
Kendini bilen yok mu?
Yok mu?
Yok…

Hatırla ey unutan insan!
Ruhunu ten kafesinde can eden bendim.
Dilsiz-dudaksız, dinsiz-imansız geldim sana,
Yağmurlar yağdırdım çorak gönlüne,
Bal eyledim zehri, kıyarak binlerce çiçeğin ömrüne…
Hatırlamadınız değil mi, unuttunuz vel hâsıl…

Ve şimdi;
İnsanlığın kendini hatırlayacağı yerden sesleniyorum;
Mevki-makam vardı avucumda, hani hiç haz etmediğin
Sunduğum da ise, hiç şüphesiz kendini sahip bildiğin,
Hani az iken çok ettiğim,
Çulsuzken çullu ettiğim,
Harf iken söz, söz iken cümle ettiğim,
Vav iken, seni kendine Elif zannettirdiğim,
Elif ömrün kısadır,
Vav’dan geldin Vav’a gideceksin cümlesini aklına hatır çektiğim
Giderken canın ten kafesinden, ah ile vah ettirdiğim…
Hatırlayanınız var mı?
Hepiniz mi?
Hepimiz…

Ey zulmünü unutup, iyiliğini unutmayan insan!
Zulüm aşkta değil sendedir…
MURADİYE\VAN

17.01.14

Ercan Yavuzer
Kayıt Tarihi : 18.1.2014 15:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ercan Yavuzer