Nereye varacağını bilmediğim,
Gizli bir yolculuğa kaçamak çıkmanın heyecanıyla,
Gizemlerin verdiği o hazla,
Yanıma hiçbir eşya almadan,
Kuşlar kadar özgür sevmek istiyor.
Sorsam size sevmek mi sevilmek mi? diye
Ne dersiniz bilemem…
Ben de karar veremezdim ikisi arasında,
Kaçamak yanıtla “Her ikisi de”, derdim.
Sevmek sevilmek kadar güzel bir duygu var mı ki? Diye sorardım.
Uyuyamamıştı yine,
Bir süredir kuş uykusuydu uykuları.
Her mevsim dönüşümlerinde böyle olurdu.
Gel artık bahar, dedi
Güneş yüzünü göster.
Ne güzel demiş ozan,
“Ne sevdiğin belli ne de sevmediğin, diye.
Başıma gelene dek gülerdim bu söze.
İnsan ya sever ya da sevmez diye…
Ama öyle olmuyormuş işte,
Yaşayınca anlıyor insan.
Gökyüzünde sımsıcak bir güneş,
Havada varlığını hissettiren ama üşütmeyen bir rüzgâr,
Leylakların, güllerin, kır çiçeklerinin birbirine karışan kokusu,
Doğanın gökkuşağını kıskandıran renkleri,
Ve işte sonunda geldi bahar mevsimi…
Etrafına bakındı,
Kaç gündür elini bir işe sürmemişti.
İçinden hiçbir şey yapmak gelmiyordu
Her gece yatarken,
Yarın her şeyi halledeceğini,
Tüm işleri bitireceğini söylüyordu.
Çıkardı kışlık giysilerini doğa.
Giydi baharlıklarını.
Uyandı toprak yeni bir mevsime.
Yüzü güldü, içi ısındı.
Filizlendi ağaçlar,
Meyveye durdu çiçekleriyle dallar.
Deli dalgalar gibi coşarken,
Sabah dinginliğindeki denize dönen bu yürek,
Renklerin en koyularında gezinirken
Mavinin büyüsüne kapılacak yine.
Barışacak sevda rüzgârlarıyla,
Belki her zaman yanımda olmadın,
Gün geldi ağlattın, gün geldi güldürdün.
An geldi nefessiz bıraktın,
Reva mı bana bunlar dedirttin…
Uyutmadığın oldu gecelerce,
Aklım başımda değilmişçesine gezdirdin gündüzlerde.
Unut beni de unutayım seni.
Arama, sorma beni.
Ben yokum artık
Ellerim ellerini tutmayacak,
Gözlerim gözlerine bakmayacak.
“Sevdam” deyip sarılmayacağım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!