Toprak bekler tohumu,
besler bağrında
bir mevsim boyu.
Karnında yavrusunu taşıyan
anneler misali.
Rahmet iksirini
Kalbinde yer verdiğin,
Zaman zaman önünde diz çöktüğün,
Hiç ölmeyecekmiş gibi
Dünyalıklarınla övündüğün
Malına, mülküne ve saltanatına…
Sen bunlara “La” dedin mi?
Mes’uliyet omuzlarında çok ağır bir yüktü,
Yılmadı, usanmadı hiç, çünkü davası büyüktü.
Adım adım yürüyorlardı durmaksızın zafere
Mukaddes yükü yüklenmişti komutandan nefere
Dalga dalga yayılıyordu yurt sathına bu dava
Meş’aleyi yakınca aydınlandı kararan hava
Munzur Benim Dağım
Bizim elin havası hoş olur,
İnsanları gariplerle yoldaş olur,
Kimseyi de hor görmezler,
Kimsesizlerle kardeş olur.
Nam-ı diğer Cimin üzümü derler adına,
Yiyenler mi? Hiç doyamıyorlar ki tadına,
Renkleri de mor mor olur, tadı ise mayhoş,
Yemeyince insanlar oluyor sanki sarhoş.
Tulum peyniri ve tandır ekmeğiyle dürüm,
Tesettür emr-i İlahidir iffetin himayesi,
Emre itaat olmalıdır mü’minenin gayesi
Altı kaval üstü şişhaneyse kadının giysisi
Bu tesettür değil, maskaralıktır sermayesi.
Caddeler ve sokaklar ne yazık ki üzüyor bizi,
SPARTACUS
Unutur mu insan Spartacus’ü?
Köleydi.
Prangalar vurulmuştu ayağına.
Fakat,
Bir umut tazeledim
Sabah erkenden.
Güneş doğmamıştı henüz
Gökyüzündeki yıldızlar
Veda etmemişti.
Alaca karanlıktı her taraf
Yaşam Mücadelesi
Dünyaya açılan pencerelerim kapalı,
görmez gözlerim, doğduğum günden beri.
Rengarenk olduğunu söylerler dünyanın,
oysa ki, benim dünyam tek renge boyalı.
Yeniçeri Ağası
Bir baksana esip gürledi
yeniçeri ağası,
bit pazarına düştü
son kaset furyası,
Hocam, gönlünüze, kaleminize sağlık. Filistin'deki kanı, zulüm ü görüp destanlaştırmış , İSLAM DÜNYASINDAKİ FETRET in hala devam ettiğini gözümüzün içine , yüreğimize sokan kelimelere hayat verdiğinizi, henüz kanı damlayan şehitlerimizin çilesini, yıkılan enkaza dönen Müslümanların sahipsizliğini ...