Bayram nedir ki,
sevdiğinle "Kavuşma Gün'ü" değilse,
Bayram nedir ki,
Mâzi'nin Âti'yle "Meraca'l-Bayreyn'i" değilse...
Bayram Hâl'e küsmüşse,
Hâl'den anlamaz, Habersizse Bayram,
'Aman gelme' dedim, bak geldin işte
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Devamını Oku
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Regaib Gecesi'nde, evin sessizliği içinde bir baba , seccadesinin üzerinde dizlerini karnına çekmiş, gözlerini kapatmış, düşüncelerinin derin denizinde kaybolmuştu. Bu gece, duaların kabul olduğuna inanılan gecelerden biriydi ve o, bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Ancak, yanında kızı olmadan bu kutsal anı yaşamak, yüreğinde derin bir boşluk bırakmıştı.
Mahzun yüzü, yüz hatlarını belirginleştiren titrek mum ışığında daha da belirginleşiyordu. Göz kapakları kapalı olsa da, zihni açıktı; hayal dünyasında, sevdiklerinin silüetleri belli belirsiz dans ediyordu. Kızının gülüşü, bakışları, bir rüya gibi geçiyordu gözlerinin önünden. Yokluğu, kalbinde bir burukluk, bir hasret yaratmıştı ki, bu hasretin derinliği, denizin dibindeki karanlık gibiydi.
Ruhu, dualarla doluydu ama her dua, bir diğerine eklenerek, ayrılığın bitmesi için bir çığlık gibi yükseliyordu. Bu gece, belki de, onların dönüşü için bir kapı aralanırdı; belki de, Allah'ın rahmeti, bu mahzun yüreğe bir teselli getirirdi. Her bir dua, bir umut damlası gibi düşüyordu ruhuna, her biri, bir dilek gibi, bir beklenti gibi, geleceğe uzanan bir el gibiydi.
Gözlerini açtığında, seccadesinin üzerindeki mahzun yüzü, bir an için, sanki onların yanında olduğu bir düşün içinde kaybolmuştu. Ama gerçek, sessiz ve soğuktu; yalnızlığın ağırlığı, omuzlarında bir yük gibiydi. Fakat, bu gece, dualarında, hasretin bitmesi, ayrılığın son bulması için güçlü bir arzu vardı. Her bir dua, her bir gözyaşı, onun ruhundaki derin hasreti, umuda dönüştürüyordu. Bu gece, belki de, dualarının gücüyle, ayrılık son bulur ve tekrar bir araya gelirlerdi.
Regaib Gecesi'nde, evin sessizliği içinde bir baba ve koca, seccadesinin üzerinde dizlerini karnına çekmiş, gözlerini kapatmış, düşüncelerinin derin denizinde kaybolmuştu. Bu gece, duaların kabul olduğuna inanılan gecelerden biriydi ve o, bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Ancak, yanında eşi ve kızı olmadan bu kutsal anı yaşamak, yüreğinde derin bir boşluk bırakmıştı.
Mahzun yüzü, yüz hatlarını belirginleştiren titrek mum ışığında daha da belirginleşiyordu. Göz kapakları kapalı olsa da, zihni açıktı; hayal dünyasında, sevdiklerinin silüetleri belli belirsiz dans ediyordu. Kızının gülüşü, eşinin bakışları, bir rüya gibi geçiyordu gözlerinin önünden. Onların yokluğu, kalbinde bir burukluk, bir hasret yaratmıştı ki, bu hasretin derinliği, denizin dibindeki karanlık gibiydi.
Ruhu, dualarla doluydu ama her dua, bir diğerine eklenerek, ayrılığın bitmesi için bir çığlık gibi yükseliyordu. Bu gece, belki de, onların dönüşü için bir kapı aralanırdı; belki de, Allah'ın rahmeti, bu mahzun yüreğe bir teselli getirirdi. Her bir dua, bir umut damlası gibi düşüyordu ruhuna, her biri, bir dilek gibi, bir beklenti gibi, geleceğe uzanan bir el gibiydi.
Gözlerini açtığında, seccadesinin üzerindeki mahzun yüzü, bir an için, sanki onların yanında olduğu bir düşün içinde kaybolmuştu. Ama gerçek, sessiz ve soğuktu; yalnızlığın ağırlığı, omuzlarında bir yük gibiydi. Fakat, bu gece, dualarında, hasretin bitmesi, ayrılığın son bulması için güçlü bir arzu vardı. Her bir dua, her bir gözyaşı, onun ruhundaki derin hasreti, umuda dönüştürüyordu. Bu gece, belki de, dualarının gücüyle, ayrılık son bulur ve tekrar bir araya gelirlerdi.
Bayram, yüklerden kurtuluş, suçlardan berat etmek, yükümlülüklerden azat olmak ve dünya imtihanından yüzünün akıyla çıkarak ebedi felaha ermek demektir Kemal bey kardeşim.
Rabbim, cümle mü'min ve Müslümanlara böylesi bayramlar yaşatsın amin.
Hayırlı çalışmalar.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta