Seninle olsaydık eğer;
Yani sen ve ben, biz işte.
Derin sohbetlere dalardık.
Belki ülkeyi kurtaramazdık ama,
En azından sorumlu birer birey olma gereğini yerine getirirdik.
Tarifi zordur sevgimin.
En usta şefler bile anlayamaz,
Beceremezler o tatlara varmayı.
Hangi ressam resmedebilir sevgimi?
Hangi palette vardır o renk?
Yada gökkuşağında.
En az bin kitap ederim ben.
Ama okuyanım yoktur.
Bir kitabım ben, anlayanım yoktur.
Onbin kitabım ben.
Ölünce adım duyulur, bestseller olur,
Dost meclislerinde adım anılır, olurum.
Hangi ağaç bilebilir ki;
Hangi masa, hangi kağıt olacağını.
Yada nelere şahit olacağını.
Meşe’de mi saklıydı sırlar,
Ya, başımızda esen kavak yelleri.
Elma ağaçları altında öpüşmelerimiz.
Nasıl bitti derim?
Diyemem..
Biliyorsun sen.
Biraz muzurum ben.
Haylazlık yapıyorum.
İlgi isteyen çocuk gibiyim.
Bir şehri anlamlı kılan; coğrafi konumu yada sosyo-ekonomik durumu değildi...
Havası yada suyu hiç değildi...
Anlam: şehirlerde yaşadıkların,daha doğrusu sevgililerin, aşklarındı...
Ve bir şehirden vazgeçmek sevgiliden de geçmekti, yada tersi.
O topraklara bir gün yolun düştüğünde sevgiliye de aklınından bir yol düşüyordu
Sokaklar belirginleşiyor, mekanlar canlanıyor ve o görünüyordu...
Bir düştü birlikteliğimiz.
Parçalandı ve savruldu...
Sende yada bendeki, sevilen yanlarımız.
Bir düştü, birlikteliğimiz.
Çok inandık geleceğe...
Uyuduk aylarca...
Gördüğüm en güzel kokulu kadın.
Yosun gözlü, rahim kokan saf'ım.
Aşkın en duru,
Birinci tekil şahıstan çekiminin en çok yakışacağı kadın.
Seni seviyorumun cümlesinin anlamı.
Döngüm, sevgilim.
Yarınlarda var olmak varken.
Bugünlerde yok olma çabası..
Ben yada seni konuşmak yerine,
Bizi konuşmak varken,
Kavga neden?
Sevmek sevişmek varken,
Sevgilim ne birlikte olabiliyoruz,
Ne de unutabiliyoruz.
Kara, tül bir örtü var üzerimizde.
Arkasından bakmaya cabaladiğimiz.
Üzerimizden atmaya üşendiğimiz.
Zırh mı? Değil.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!