Geride kalan asırlara baktığımızda, insan kanlarıyla yazılmamış olan bir tek günü göremiyoruz. İnsanlığın, yazılı tarihiyle beraber savaşların da başladığını okuyoruz.
Yayılmacılık; yeni yurtlar, bereketli topraklar edinme, diğer insanların, taşınır taşınmaz varlıklarını ele geçirme, ganimetleri paylaşma ve sağ kalan düşmanları köle yaparak, kendileri için üretime vahşice zorlama sadece kanlı savaşlarla katliamlarla gerçekleştirilmiştir.
Tanrının temsilcileri ve kutsal kitaplarla beraber, savaşlara bir başka maske de takılarak, insan katliamlarına bugüne dek devam edilmiştir.
Kahramanca öldürenler aynı zamanda ölenler de oluyor. Bir gün geliyor, diğerleri de biriken kinleri ve güçleriyle öç almaya çalışıyorlar.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan