Merhaba dostlar ben Barış Aktepe kendi çapımda rap müzik ile uğraşıp söz ve şiir yazıyorum.Malatya'da yaşıyorum lise öğrencisiyim.
Gıcırtılı bir kalemin nazlı bir kağıt üzerine, isteksiz özlem cümleleri yazdığı o ruh haliydik o ve ben. O bunları okuyor, ben bunları yazıyordum hep.. O bunları hak etmiyor, ben hep varsayıyordum sadece. O'na dair bende kalanları tekrar etmekten başka bir şey değildi bu özlem, yüzyıllar süren. Karıştırdığım çöplüklerin daha da çürüyen eski metan gazlarının patlamasıydı gönlüme, aklıma, gözlerime düşen.
Sancılı yalanlarım vardı, her doğru çarpışmasında tüm narin hayallerimi paramparça eden. Ona anlatmaya hiç çalışmadığım binlerce sayfa düş; onunla yaşamaya çalışmaktan gerçekleşmeyi kaçırmış binlerce his; onun hakediş çizelgelerinde kaybolmuş hızlı bir düşüş! Önce O, sonra Ben.. Ah ne de güzel kurulan bir düştük, çok daha güzel bir hızda aşkın uçurumlarından düştük. Başımızın dönmelerinde saklıydı en içten cümleler, düşüşler hep eş zamanlı olduğu içindi, geldiğimiz ve gittiğimiz yerlerden çok çok uzaklarda gözlerimizi açabildik.
Tüm bu nedenlerle, düşünün ki O bunları okuyor; düşünün ki okuduklarının binlerce saatlik yansımalarını birkaç saçma sapan ve bencilce karede aklında filmlere, şiirlere, şarkılara çekiyor. Ya alev alıyor geçmiş, bu kez benim en güzel sevgilim oluyor ya da aklındaki nefret külleri ortalığa saçılıyor hemen eskimiş bir aşk cehenneminden kaçıyor. Özetle, bunu her okuyan o kadar düşünceli olamıyor, bunu her okuyan o kadar düşünülecek değeri hak etmiyor; zaten hak hukuk aşkta hiçbir işe de yaramıyor! Yaramadığı ve de yaramayacağı üzere, daha binlerce nefes daha ötede. Derinden bir nefes daha çektiğinde, içine ilk dolan yalnızlık anındaki isimdir bizim "o, bu, şu" diye tanımladığımız tek özel, tek güzel, tek gerçek ve tek gelememiş gelecek. Aşkın kimyası da bu şekilde değil mi zaten, ne zaman elde edilse terk edilesiye dek ömür tüketen; ne zaman gitmeye kadar verse, binlerce kat daha değerlere binen..
Rahat gelebiliyor mu, gece başını koyduğun yastık
Daha düne kadar sonsuzluğa tutulmuş birer yas-tık.
Gözümdekiler dünün yaşlarıydı, aktı.
Bilmiyorum seni affedebilir miyim artık.
Olduğun hayallerim üşüyor, açık üstü başı,
Neler söylemek istedim sen giderken.
Sessiz çığlıklarım boğazımda düğümlendi,
Adım atmak istedim , koştuğumu sandım hatta.
Cümleler kurdum, anlattım sana derdimi.
Hatta yalvardım , haykırdım sandım …
Oysa sen giderken ben ardından sadece, bakakaldım.
Sen gittikten sonra hoş kalırım mı sandın.
Alırmıyım bir bardak demli çayın tadını ..
Perdeyi açınca içeri giren güneş, ısıtırmı sandın.
Görürmüyüm sandın açan çiceği…
Bakarmıyım sandın batan güneşe…
Dilek tutarmıyım kayan yıldıza…
Karanlık kalabalıktan soğudum
İçime üfledi sessizlik bir gece
Kendi karanlığımda boğuldum ben
Sabahın ilk ışıklarında öldüm içimde
Bunun adı Sevgi
O nun adı değil.
Bir anne düşünün
Geçen ay kanserden kaybettiği kızı için saçlarını bağışlıyor.
Hayatta bazı acılar vardır,
Bazı yaralar Yaralıdır
Seni ilk gördüğümde midemde uçuşan kelebekler sanki ciğerlerimde İntahar Partisi düzenliyor.
Edebiyatın doruğu gibi kadındı Leylam, ciğerlerine saplanan acıdan bahsederken bile,
İnceden anlatırdı bana, beni sevdiğini.
Doktora gitmeliydik, ve öyle yaptık.
Biz eti ve tırnağıydık aşkın Leyla'yla.
Her işimiz beraber oldu, bir tanesi hariç.
Adabı vardır rakının.
Önce kiminle içtiğini bileceksin,
Sonra kime içtigini.
Değecek mesela içtiğin meseleye.
Ya keyfe içeceksin,
laf getirmeyeceksin kadehindekine.
Sensiz doğan bir günü
Günaydın saymıyorum
Sensiz batan bir günü
Geceden saymıyorum
Sensiz yağan bir yağmurda
Islandım saymıyorum
Devrilen bi' adamı devrimleşen bakışlarınla ayakta tutmaya çalışma
Kafam bozuk yürüyorum sokaklarda..
Bi' polis çevirse kayboldum ben diye ağlayacaktım
Gidecek bi yerim benı bekleyen kimse yok demeye dilim varmaz abi.
Çok canım yanmış ben oldum abi bunca doğru arasında yanlış
Hayal ettiğim herşey yarım kalmış sahip olduklarım bile elimden alınmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!