Hiçbir kelimemin ünlemle ilişkisi yoktu o zamanki takvimde,
Nasıl oldu da zamanın çatık kaşı selama durdu
Güneş güne bekçiyken firar etti de gün akşam oldu
Kelimelerimi rehin aldı nefesimin enkazı
Kaç renkte oturdum o bankta, nabzımın perdeleri kaderim oldu
Ne oldu da hayatın tırnakları güreşti zamanın oklarıyla
Çamurlu ayak izleri tüm heybetiyle masumiyeti ezdi
Zirveden düşen sergüzeşt hep dalgalanmazdı ki aynı renkte
İlelebet aynada gülüşlerimiz olmazdı elbette
Hayata anlamsız gürültüler, kayan yıldızlar eşlik edecekti bize
Buzlar ile alevlerin savaşında kırıntı misaliydi yaşamımız
Aşkı doğurduk ve yazılan kaderin adına konuştuk
Bilemezdim o bankta uğur böcekleriyle dans ettikten sonra;
Kambur ışığının altında ezilen ruhuma ağlayacağımı
Ve yüreğimin her cüssesiyle o bankta ahbap olacağımı
Kalemin ucundan düşen meçhul kapılardan geçtik
Bir yıldız çaldım geceden, taktım gözlerinin siyahına
Müdahale edemezdim ki dönen bu fani çarka
O bankta satırlar yazılıyor istemsizce
Zamanda asılı duran ne bendim ne sendin işte
Zaman damlıyor biz bitiyoruz ve eriyoruz biçare
Kayıt Tarihi : 12.6.2025 13:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Zamana bakarken...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!