Baharım Gelmeyince Yazın Canı Sıkılır
Susunca kelimeler boğazımda bir sızı
Birer volkan misali akar kalbe dökülür
İçimde savaşırken dıştan görünmez izi
Sonra gözyaşı olup gözlerimden sökülür
Bir derviş misali düşlerim zikre dalar
Elem suyuna banmış acıyı baştan salar
Gölgeye düşen hasret umutlarımı yalar
Ney/in lirik sesiyle ağıtlarım yakılır.
Yosunla dostluk kurmuş deryanın durgunluğu
Omuzlarıma düşmüş yılların yorgunluğu
Bulutsuz gökleredir çöllerin kırgınlığı
Suya hasret otların beli erken bükülür.
Metruk kalmış evlerde çatının bağrı kanar
Örümcekle sarılmış duvarın dili yanar
Dikenlerle kapanmış yolun neşesi donar
Baharım gülmeyince yazın canı sıkılır.
Acılarım büyüyor hatıralar solarken
Ruhum dalmış gidiyor gözbebeğim dolarken
Öksüz kalmış yüreğim kuzu gibi melerken
Dertlerimin üstüne yeni dertler ekilir.
Kavalı öttürmüyor yaşlıların nefesi
Dost olmuş tepelere ayaz rüzgârın sesi
Ne koyun var ne kuzu, bitmiş kurdun hevesi
Avcıyı bekleyen kuş Azrail’e takılır.
Hoşoğlu’yum, sorarım kimde köyün tapusu?
Eskilerden kalan yok, şehre göçtü sebisi
Kırk yıldır açılmıyor tarihi han kapısı
Bugün ilgilenen yok belki yarın bakılır.
Mustafa Hoşoğlu
02.10.2025
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 15:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!