Aralık penceremden,
Kozasından yeni çıkmış,
Bir kelebek giriverdi.
İlk defa uçmanın mutluluğuyla,
Tepik atıyordu,
Odamın loş ışığında.
Gece ineli,
Kül rengi isyanlarla dolu
İntizam eder, silik işkence kokan kelimeler.
Kalemimin ucuna düğümlenmiş mırıldanıyor,
Ateşler içinde buzlanmış,
Gözümde cam kırıkları.
Bir yanım ateş bombası taşırken,
Öbür yanım, buz kütlelerini ölçüp durdu…
Soğuk duvarlarla,
Islak gecelerle savaştım hep.
Bedenime ateşten bir gömlek geçirip,
Derin yaralarıma rakı sürerek…
Geceyi yırtan yanlızlığımın,
Matem ışığında,
Bir özlem doluyor yüreğime.
Hasretinin soğuk duvarlarıyla,
Boğuşurken ruhum.
Mutluluğun ümit damarı,
Son sözleri,
Kara bir ok gibi göğsüme batmıştı,
Sevgisi,
Usulca terk etmişti ruhumu.
Hasreti acı ve karanlıktı.
Buz kesiyordu bakışları,
Geceden kalan paslı yüreğimle,
Gönül pencerene yöneliyorum.
Bir yudum umut içiyorum,
Sabah güneşinden.
Gözlerinden nağmeler serpiliyor,
Yalnızlığa prangalanmış kalbime.
Direniyorum,
Sessiz bu yokluğun dolu trajedi şiire.
Damla damla biriktiriyorum,
Sitemli sevdalara doğacak,
Meçhul gün ışığını göğsümde
Gözlerimden,
Yüreğimden kopan,
Pulsuz bir mektup gönderiyorum sana.
Merhaba Valeria,
Merhaba kanatsız, mavi kelebeğim.
Şimdi yetim kalmış umutlarımı,
Pervasızca savuruyorum,
Merhaba Anne.
Biliyorum, kızacaksın ama yine üşüyorum diyeceğim.
Bu defa ince giyinip soğuk rüzgârların esintisinden değil ama yokluğunun ruhuma üflediği kasırgalardan donuyor tüm hücrelerim.
Yarım kalmış çocukluğum durmadan kan kaybediyor…
Kokun saramıyor yaramalarımı artık…
Bakışların diyorum Valeria, bakışların Allah’a şükür secdesi etmeme tek sebep.
Bakışların diyorum,
Aşk çeşmesi gibi nağme nağme huzur kokuyor.
En güzel sevdaları saçıyor ölü papatyaların üzerine.
Bakışların diyorum Valeria, kışı bahara döndürüyor,
Yürek sızına en etkili merhem gibi…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!