Azimle koşuyoruz hayat kulvarını; dört nala değil seksen dört nala...
Soluk almadan vira vira tepiyoruz; arkamıza bile bakmadan yitip giden değerleri...
Ölçmeden İnsanın İnsanlığa biçtiği rolü ve bıraktığı gafleti?
Azimle koşuyoruz taarruza; beş kala değil seksen beş kala...
Yorulmadan,yıpranmadan eksiltiyoruz,farkında bile olmadan tüm materyalleri...
Çiğnemekten yalınları çıkmış ayak kokusunda saygı çemberi!
İçimi ezer delice bir cesaret
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Devamını Oku
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Azim Yolu
Azimle koşuyoruz hayat kulvarını; dört nala değil seksen dört nala...
Soluk almadan vira vira tepiyoruz; arkamıza bile bakmadan yitip giden değerleri...
Ölçmeden İnsanın İnsanlığa biçtiği rolü ve bıraktığı gafleti?
Azimle koşuyoruz taarruza; beş kala değil seksen beş kala...
Yorulmadan,yıpranmadan eksiltiyoruz,farkında bile olmadan tüm materyalleri...
Çiğnemekten yalınları çıkmış ayak kokusunda saygı çemberi!
Azimle koşturuyoruz; altı kilometre değil seksen altı kilometre hızda ömrümüz...
Rotasız yelkenli misali gönlümüz; koyun olmuş güdülmekte,
Zerki zem karışmış kana,feryadı figan ahraz olmuş duyulmamakta ısrarlı.
Azimle sürtüyoruz burnumuzu; yedikere değil seksen yedi kere bilemeden...
Sormadan,sorgulamadan sokuyoruz başımızı her delikten içeri,görebilmek adına resmimizi...
Yol azap yolu değil azim yolu koşulan ama bir nefeste değil aheste aheste...
Azimle geçiyoruz,tren yolu katarını selamlayarak; sekiz değil seksen sekiz saat de apansız...
Sömrülerek kemikleri fışkırmış halkım gibi,titreyerek tutunduğu dalı kesen bilinçsiz,umar!
Azimle basıyoruz bağrımıza; dokuz değil seksen dokuz bar basınçla kenetleyerek dişlerimizi...
Yontuyoruz bileklerimizi amacımızı saptırmak adına; saptırıyoruz fikirlerimizi,
Şiddet tadımız olmuş,tuzumuz ayran.
Bir kaşıkta sen çal yemeyen kurudu; kaldı dal fidan! ...
Hasan Karaosmanoğlu
Azim Yolu
Azimle koşuyoruz hayat kulvarını; dört nala değil seksen dört nala...
Soluk almadan vira vira tepiyoruz; arkamıza bile bakmadan yitip giden değerleri...
Ölçmeden İnsanın İnsanlığa biçtiği rolü ve bıraktığı gafleti?
Azimle koşuyoruz taarruza; beş kala değil seksen beş kala...
Yorulmadan,yıpranmadan eksiltiyoruz,farkında bile olmadan tüm materyalleri...
Çiğnemekten yalınları çıkmış ayak kokusunda saygı çemberi!
Azimle koşturuyoruz; altı kilometre değil seksen altı kilometre hızda ömrümüz...
Rotasız yelkenli misali gönlümüz; koyun olmuş güdülmekte,
Zerki zem karışmış kana,feryadı figan ahraz olmuş duyulmamakta ısrarlı.
Azimle sürtüyoruz burnumuzu; yedikere değil seksen yedi kere bilemeden...
Sormadan,sorgulamadan sokuyoruz başımızı her delikten içeri,görebilmek adına resmimizi...
Yol azap yolu değil azim yolu koşulan ama bir nefeste değil aheste aheste...
Azimle geçiyoruz,tren yolu katarını selamlayarak; sekiz değil seksen sekiz saat de apansız...
Sömrülerek kemikleri fışkırmış halkım gibi,titreyerek tutunduğu dalı kesen bilinçsiz,umar!
Azimle basıyoruz bağrımıza; dokuz değil seksen dokuz bar basınçla kenetleyerek dişlerimizi...
Yontuyoruz bileklerimizi amacımızı saptırmak adına; saptırıyoruz fikirlerimizi,
Şiddet tadımız olmuş,tuzumuz ayran.
Bir kaşıkta sen çal yemeyen kurudu; kaldı dal fidan! ...
Hasan Karaosmanoğlu
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta