Yer edemediğim gönüllerde bir garip başla
Medet umar oldum umman ortasında.
Bir garip akla sığmayan cihanda
Haya eder oldum Mevla'm huzurunda.
Kaybolur oldum bir garip başla
Korkuyorsun yürek
O ateşten çehreyi,
Işığı sönmez gözleri,
Dizelere fısıldamaya.
Kulaklardan gitmeyen o sözleri,
Bendi yakan firak ateşini,
Bilmeyeceksin sevgili,
Zikredeceğim mihnetli kalbimle seni.
Keskin kokulu portakal bahçelerinde...
Ergüvan renkli güller arasında...
Eşsiz dünya hudutlarını aşan,
Soğuk soğuk sahralarda...
Kana büründü Çirmen
Kalmadı hiç bir yerde çayır çimen
Boğuldular günahlarıyla o an
800 ağır geldi diye yakınıyor Kral Jovan
Yayını gerdi Lala Şahin Paşa
Tebah talihtir kıyılara vuran
Bir ziyadır rıhtımlarda bekleyen.
Uğrar dururlar mâdur kaderlere
Hicranla son bulan vecalı kalpler
Açılıp kapanan kara hanlar
Sen iki dağın arasındaki güneştin
Doğmadın makus kaderli dağlara,
Sen iki gözün mazlum hasretiydin
Söner oldun mübrem sevdalara
Güneşle ahengin miydi şaheste olan,
Semada yaldızım kalmış yarım
Sen yokken böyle yandı barım
Esvabsız gecenin tam ortasında
Bu dağda bir muhip ben varım
Melun güneş önümü aydınlatmazken
Dalgalanır deniz,gösterir yüzünü telaşlar
Kimseler bilemez bir yas başlar
Eşkali meçhuldur, zamana değer biçen ağlar
Bilemez kimseler, esir olur aşklar
Bir çay yudumluyor içim,
Demindeki kedere aldırmadan.
Bendimi yarıyor adeta,
Al al dökülen gözyaşlarımdan.
Hercainin yapraklarında içim,
Kalbimin kalın surlarıydı
Senin ateşinden koruyan
Bahçemin küçük oyunuydu
Gülü dikeninden savunmak
Yağmurlar mı bekler ağlamak için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!