Ölüyorum usul usul...
ölüyorum kimsesiz ve sessizce
Bir mum gibi eriyorum karanlıkta
gölgeyle dost, ışıkla düşman olmuşum
Zamanın celladı vuruyor nabzıma
ben gitmedim aslında
sadece artık beklemiyorum
gölgesine razı olduğum o güneşin
hiç doğmayacağını çoktan anladım
sen sandın ki bir gün dönerim
ama bilmezsin, bir ruh bir kez üşürse
Yalnızlık, çoğu zaman yanlış anlaşılan bir hal. Sanki bir şey eksikmiş gibi... Sanki tamamlanmak için illa bir başkasına ihtiyaç varmış gibi öğretiliyor insana. Oysa bazı anlar vardır ki, kalabalığın ortasında bile daha yalnız hissedersin. Ve bazı yalnızlıklar vardır ki, içinde o kadar sen vardır ki... Başkasına ihtiyaç bile duymazsın.
Çünkü yalnızlık, çoğu zaman bir kaçış değil; bir buluştur. Kendinle. Gerçek düşüncelerinle, bastırdığın duygularla, unuttuğun hayallerinle. Sessizlik içinde kendi sesini duymaktır. Yavaşlamaktır. Koşturmaktan vazgeçmektir. Ve belki de ilk kez, dışarıda değil içeride huzur aramaktır.
Yalnızlık korkutucu değildir aslında. Sadece biz ona anlamlar yüklemişiz. Eksik olmak, terk edilmek, unutulmak... Oysa yalnızlık çoğu zaman bir özgürlüktür. Kendi kararlarını alabilme, kendi enerjini koruyabilme ve kendini sevebilme şansıdır.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!