dilimde bir hapishane;
sanki içinde binlerce mahkûm cümle.
tamamlarım diye arşivlediğim,
cümleler gibi hissediyorum kendimi.
kimsesiz ve eksik...
bu gece kahvemi içtim eski bir kupadan
dibinde sen kalmış gibiydin
bir yudum alıp yılları yuttum
dilim yandı zamanla
dudaklarımda kalan acı
akşamın son ışığı gibi soludu
hayatta, senin hayatında,
o hayatın içindeki sen de,
kayda değer bir şey yok aslında.
sonsuz boşluğun maviliğinden
kırmızıya çalanlarız,
çalıntı olanlarız.
bir sabah uyandım
gözlerim kapalıydı
bir sokakta yürüyordum
yolun sonunda bir çocuk vardı
elbisesi yırtıktı ama gülüyordu
birbirimize söylemediğimiz şeyler vardı,
mesela ben annemi nasıl gömdüğümü
sen bana nasıl yalan söylediğini
anlatmadık.
ama içimizde tuttuğumuz şeyler
göğsümüzde mezar kazdı.
Hazirandı anne,
kiraz dalları boynuma dolanırdı çocukken
şimdi o dallar bile kurudu
içimde yanmış bir orman
içimde kışın kırık aynası var
kokun yastığımdaydı bir zamanlar
Tarihte nice devletler kuruldu…
Nice devletler yıkıldı.
Ama o devletleri kuran millet yaşadığı sürece…
yeniden bir düzen kurmayı bildi.
Çünkü aslolan devlet değil, millettir.
Devlet, millete hizmet ettiği sürece anlam taşır.
dinlemek,
sessiz bir anlayıştır;
duyduğun değil,
hissettiğindir aslında.
tahammül,
Bazen kendime soruyorum,
tam olan neydi ki bende?
Eksiklerle büyüdüm,
yarım kalan cümlelerin gölgesinde,
suskunlukla çoğaldım.
Bazen zaman akar,
para taşar; kıymeti bilinmez.
Bazen her şey gıdım gıdım gelir;
nefesini bile ölçerek harcarsın.
Bazen para boldur, zaman geniştir;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!