Gece ışıltısı süzülürken gülümseyen kederi
Zincirleri cilalar mor kaftanlı sanatçı
Oynarken keyfince
Bu hayat şarkısının söyleyeni
Bir ninni eşliğinde
Kilise çanı misali tutturmuş bir melodi
Sallanır aylak aylak
Gözlerinde kırık talaşlar
Cebinde kokuşmuş müsveddeler
Tam bin yaşında gezgin ayyaş
Karanlık ele geçirdi varlığımı okşayarak sinsi
Getirdiği uzak diyarlardan bir yalnızlık türküsü
Çıktım yola yabancı
Ezdi beni büyülü sessizliği
İştahlı ruhum karıştı tüm geceye şimdi
Eskittiğin defterlerin bir anlamı yok
Her gün yitip giden anılar
Her gün yitip giden bir sen
Yollarını gözlemene gerek yok bir serçenin
Hayat andan ibaretken yaşamak boş
Ahlaksızca parmaklar her buğulu zemini,
Elleriyle itekler medeniyet zerreciklerini
Gözlerinde nefretin yanıp sönen ışıkları;
Rutubetli bir çağdan çıkmış belli ki!
Kim söyleyebilir ne yapman gerektiğini
Gece her şeyi fısıldarken ruhuna
Çarmıhta umutların;
Dans ederken gözlerin dolmakta
Rüzgar esmiyor;
içindeki kasırga...
Kırık buzlu gözleride aradım üşengeç saadeti
Hayatın esprisiydi harlayan her gün beni
Tek mirasımdı her gün baştan dokuduğum bezim
Her zerresinde ağladığım seni
Şimdi gün doğmayan bir yerdeyim
Gecenin huzurunda ay ışığı sanatçısı
Yeryüzünün şarkısını çalmaktayken tanrı
Savaşmak güç gelirken sisten
Yazar geleceğin andını
İşte bu yeryüzü şarkısı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!