(Ah, o ışıltılı sahtelikler alanına nasıl da birbirlerini ezerek doluşuyordu büyük çoğunluk. nasıl da keyifle izliyorlardı piyon değiş tokuşunu. onlar o sahneyi kabarmış iştahlarıyla izlerken ben tanıdık bir his bulup
tren yolculuklarına çıkıyordum. istasyon adlarını ezberliyor ve o adları getirip ağzının kenarına bir doğum günü hediyesi gibi bırakıyordum. bu; içtenliğin maskesizliği ve daldığım düşüncelerin meyvesiydi.
zamanın oynaklığı ve ahlaki çöküşün ifade bulduğu yüzler sergisinde güle güle harca benden ödünç aldığın maskesizliği. borcun yok.)
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta