Ayrılıktan sonra insan
bir yere gitmez aslında,
kendinin içinde dolaşır.
Aynı sokak,
aynı kaldırım,
aynı duvar…
Ama her köşe
senden bir parça taşır.
Adımlarım seni arar istemsiz,
aklım dur der,
kalbim bildiğini okur.
Her geçtiğim yer
bir “keşke”ye çıkar,
her dönüş
bir pişmanlığa dokunur.
Bir kahve içiyorum sensiz,
acı geliyor,
şeker atsam düzelmiyor.
Bir sigara yakıyorum,
dumanı sen oluyor,
içime çekiyorum
boğuluyorum.
Keşke diyorum…
keşke o gün susmasaydım,
keşke bir adım daha atsaydım,
keşke gururumu değil
seni seçseydim.
İnsan en çok
“haklıyken kaybettiklerine”
yanıyor be.
Hasret dediğin
öyle uzaktan bakmak değilmiş,
yanından geçip
dokunamamaktı.
Aynı gökyüzüne bakıp
farklı acılara sığınmaktı.
Sen şimdi kimin omzundasın bilmiyorum,
ben hâlâ
senin yokluğunda dolaşıyorum.
Gece oluyor,
şehir susuyor,
ben susamıyorum.
Adını içimden söylüyorum,
duyulmasın diye
yutkunuyorum.
Bir insan
bu kadar özlenir mi?
Meğer ayrılık
insanı eksik yaşatıyormuş.
Pişmanlık ağır bir yüktür,
ne yere bırakılır
ne de taşınır.
Ben her gün sırtlanıyorum seni,
her gün biraz daha
yoruluyorum.
Git demiştin ya hani,
bedenim gitti…
kalbim hâlâ o günkü yerde duruyor.
Şimdi dolaşıyorum,
ne bir yere varıyorum
ne de dönebiliyorum.
Ayrılık böyle bir şeymiş:
insanı yollara düşürür
ama hiçbir yere
kavuşturmaz.
Keşke…
sadece bir kez daha
gözlerinin içine bakabilseydim.
Keşke ayrılık
bizi bu kadar
adam etmeseydi.
Ben ayrılıktan sonra
çok şey öğrendim ama
bir tek şeyi beceremedim:
sensiz olmayı.
Kayıt Tarihi : 13.12.2025 20:16:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!