Anne, neyim var anne
Bir kör ebe oyununda kaybettiğim çocukluğum
Bir tekerlekli sandalyeye mahkûm umutlarım var
Anne
Neyim var anne, neyim
Ufuklar akşamdan kalmışlığın hesabını yapıyor
Yollara çıkıyorum ansızın
Hangi sokak hangi mahalle senden iz taşımıyor
Bilinmez bir yer aşına olmadığın bir yüz
İşte karşımdayım ezelden tanıdığın
Başını çeviriyorsun sağa sola
A kızım gül kızım ah yavrum
Daha dün gibi aklımda emeklemelerin
Tıpış tıpış adım atışın koşup kucağıma gelişin
Annenin üzülmesi
ilk bana koşmandan dolayı
İlk anneyi değil babayı öğrenişin
Gidecektin, biliyordum
Bir akşamın sabahına kadardı gelişin
Öyle sessiz, öyle içtendi sözlerin
Farkında olmadan sende kendimi kaybettim
Bir yol olmalı, soğuk kalpleri inandıracak
Sahtesi var mı hayallerinde
Ya çirkin yüzlerin başkaldırışı
Var mı gerçekten yakışıksız düşleri kızların
İçinde kaybolan gençlikleri içinde
Sahibi olmayan mektuplar uçurmanın vakti geçti mi?
Sustu mu gramofon dertli keman sahipsiz saz
Dağın ardı ve kuşlar
Şafağın tam ortasında kalırcasına usul
Bir bakışın kanlı gömleğinde
Canıma kast eder bakışların
Bir tutku olur bazen
O sokaklar benim, o sokaklar sensiz
O sokaklar çocukluğumuzun iz taşları
Her birinde bir gözyaşı kiminde de matem
Onlardan bana kalan soğuk yüzlü evlerin boş lakırdısı
Varlık tahtasına yazılır bir çift söz
Bir dala takılmış eşimin beyaz örtüsü
Kırılmış miras kalan en temiz öyküsü
Dağda taşta söylenir olmuş davamızın türküsü
Şehre değil yüreklere inemedik efendim
Anlata bilseydik seni ve pak zevceni
Dünyayı boyamıştım boydan boya
Bir çırpıda akan gözyaşlarımla
Zamana ve mekâna küsen bedenimle
El olmuştum, başkası olmuştum kendime bile
Bir tahterevallinin ucuna takıpta uçurtmamı
sence düşer mi gülün adı
düşer mi paçavra gibi kirli dillere
düşer mi gülün adı
sarhoş sayfaların boş matemine
sence düşer mi gülün dalı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!