Bir dokunuşun yeterdi oysa,
Alevler altındaki
Bu bedene.
Perde perde taşınırdı
İsyankar yanım.
Küfrüm
Sade bir aşk misali
Vurur suretin
Gökyüzüne
Ve hasret kokar gece
Gündüzsüz
Gölgesiz kalır
Şairmişim ben
Eli kalem tutan
Duygu adamıymışım.
Oysa ben
Ne zaman görsem seni
Şairliğimden utanırım.
Unut unutabildiğin kadar
Gözyaşların
Hayat verirken
Bir suya
Kalbin acılara
Yenik düşmesin
Kalabalıklar içinde
Kaybolan bu kentin
Sadece küçük
Bir gölgesiydim
Avuçlarımdaki
Sadeliğimi
Bu sonbahar
Olimpik aşklar yaşanır
Bu kentte
Penceremin sisli buğusunda
Kayboldukça yüzün
Vakitli ayrılır limandan
Anne eli
Değmiş gibi sadeyi gökyüzü
Uçurtmasını kaybetmiş
Bir çocuktu
Bir sonbahar
Yaprakların kendini
Rüzgar her vurduğunda
Yüzüme
Ay saçlarımı okşar
Yağmura yenik düşmeden
Hep uzakta kalır hayaller
Dönerken seferinden
Bakarken penceremden
Yeni bir dünyaya
Asılı kalır gözlerin
Yanımda umutsuzca
Duran solgun yüzünde
Arar hasretle
Seviyorum tanrım
Martıların kendilerini
Denize atması gibi
Bir çocuğun
Son harçlığındaki
Umut gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!