Kendi varlığına dokunursun bir an.
Duyduğun ise bir varoluşa  varolmanın
daima varlığının  varetmesidir.
Var olabilmesidir ve varabilmesidir en vardan varlığına.
Bazen doğduğunda değil,
binlerce kez  kendine doğabildiğinde tanırsın kendini.
En özel değerlerin içinden bilirsin öz değerini.
Bir şimdi vardır ki sonsuz içinden varolduğundur.
Öncesi olmayan zaman ve  zamana öncesizlik katar  gibi kendi
sonsuzluğundur.
İnsan tek an'da  varolduğunda ve varlığına dokunduğunda
sonrası henüz  ulaşılmayan zamana varlığından yoktur.
Ancak varolan  daima zamanında ötesi varlıktır her yoklukta. 
Buyüzden şimdidir an bir tek şimdi vardık der gibi sonsuzcadır varlıkta.
Anlarsın ki; Sonuna  doğarsın  ve sonsuzluğuna.
Doğumun  doğurdukları  vardır  daima.
Doğumunda bir doğuş anı  yaşar bazen insan. 
Nasıl ki  güneş  doğuyorsa  bir  an,
Nice gün doğumları  doğar insanın kendi  doğasından. 
....
Yaşama bir yaşayış katarsın bir an.
Oysa  henüz  yaşamamışsındır.
Yaşam kaynağına vardığında,
yaşayışın ötesinde bir yaşam katar yaşama  ermeye. 
Yaşam kaynağı olmak ve yaşanılmak içindir yaşamak.
Anlarsın ki yaşamak; 
Belki henüz hiçbirşey yaşamaksızın yaşama erebilmekti.
Anlarsın ki yaşamak; 
Yaşamaktan öte yaşamışlığı yaşayabilmek ve yaşamışlığa
erebilmekti.
Yaşanışlığa bir an yaşanabilmekti yaşamın kendisi gibi.
Anlarsın ki; yaşayacakların vardır ve yaşam  katacakların.
Yaşlar içinde  adayışların ve inanç ile yaşama  adanışın vardır.
....
Bir martıya süzülürsün bir an.
Uzaklardan  düşüncene  süzülen 
bakışından  dinlersin kendini.
Bir anda yakın olan yakınlıktan tamamlarsın düşünceni.
Hissedersin ki  ulaşmak; ulaşabildiğin anda ulaştırıyordu
bir an mekansız zamana.
Hissedersin ki kalpten yücelmek; 
Bakışının  ayrıntısında ve düşüncenin semasında
göz  deryasından bir tek pırıltıydı okyanusta beliren hislerin.
Çok uzak değil bir bakış ötede yürekten görebilmek.
İşte  varlığın  o kadar özgürlüktür, özgürlüğün gözlerinde.
Yaşam bir  resim ve bir o kadar  gerçek.
Anlarsın ki; gerçekliği yaşamak gerçeklikte varolmaktır sonsuz.
Değil bir bakış, bakışın içinden binlerce yaşayıştır  duyulan.
Ve yaşamak hayatın içinde değil  yalnızca  içimizdedir.
....
İnsanla konuşursun  bir an.
Duymayı duyuramazsın.
Bazen simayı  duyuyordu  insan.
Ancak insanın  içinde ki asıl imayı asla.
Duyabilmeyi değil tüm duyduklarından,
Duyarlılığından  bir  duygu  katabilmeyi istersin.
Duyurabilmek için duyuşlarında daima duyarlanırsın.
Anlarsın ki; tüm  duyuşların duyulmadıkça kalpten
kendinde  duyarsız  kalırsın.
Bazen duyumsarsın ki; duymaktan  öte  bir  duyuş  olursun içten.
İnsan önce kendi  duyuşlarını duyuyordu insanda.
Ancak asla insanı değil.
İnsan  kendini  duyumsuyordu belki insanda.
Ancak  asla  insanın  duyuşunda duyulmuyordu.
Her insan kendi  duygularına göre  duyuyordu insanı. 
Tüm  duygular  duyuş oluyordu  yaşerken  içten içe duyulan. 
Ve  anlarsın ki;  suskunluk  kadar  hiç konuşmamışsındır insanla.
...
İnsanı dinlemek istersin bir  an.
Anlatacağı  o kadar çok şey vardı ki 
Ancak  bir  o  kadar  içinde  anlaşılmaz   olan. 
Anlarsın ki; aslında  anlaşılır  olmak  hiç konuşmaksızın
anlaşabilmekti   anladıkça.
Yürekten  anlamak, hiçbirşey konuşmasada
anlaşabilmek ve  anlamlaşabilmekti.
Yaşarken duyumsayabilmek ve  öz değere erebilmekti. 
Gerçekliği kalbinin yalnızca içinde ki duyuşun gerçekliğiydi.
Kendi  kalbinden  kendini duyabilmeyi değil  bir insanı duyduğunda 
ancak kendini duyabilirsin.
Anlarsın ki;  sen insandan öte insanlık taşırsın artık özünde kalpten.
Ve bilirsin ki; hiç tanımadığın bir insan sonsuz evliyadelik yarendir zikirdir bir  an.
Tanıdığın nice  insan yanında yadında olsa  yarana  zehir zemferektir bir an.
....
Bir çiçeğe eğilirsin bir an.
Duyuşunu sessizce kokusundan yansıtır.
Duyabileceğinin ötesinde bir  ses yansır.
Düşüncende  beliren  duyuş kalbinin algısıdır.
Sessizce  gülümsersin.
Bakışınıza  dirilen  daima,
yürekten bakışlarınıza  serilen bir sükunet ile  ses verir.
Susarsın  ne   kadar   susuyorsa bir çiçek! 
Anlarsın ki; kalbe açılan bir gülün,  yürekten gülümsetmek için  özü vardır.
....
Canlı cansız  herşeyle varolursun  bir an.
Bir canayakınlılık  yaklaştırırsın  canına.
Bir cansızlığın  içine  can katarsın.
Candan  duyuşların  canlanır  bir  an.
Canına can katar bir eşya bazen canlandırır bir an candan can'ı mekanı.
Ancak  bir  can, kalabilirdi  cana, mekana ve zamana cansız.
Bazen canın yanar hissedersin duyarsın.
Bazen de görürsün hayatın orta yerinde.
Cayır cayır yanar gerçek bir candır taşıdığın.
Bazen cansızlara can  katarsın senden can bulanlar bilmeden 
canlılığın derinliğini,
Nereden içlerine canlılık geldiğini ve düşerler canlanmanın  derdine.
...
Aşka bir can katarsın, canından öte  cananla konuşursun bir an.
Canından   duyulur bir  an  candan  dileyişlerin.
Can, aşka ulaşmaz candan bir  aşkla  ancak cana ulaşır.
Aşk  katıldıysa ruha canın aşk ile canlanır.
Aşk katılmadıysa ruha can aşka perdedir.
Cana ulaşmak yaşamaktan öte canlanmak ve aşka ulaşmak candan öte varolmaktır.
Ve bir kalbin hakkı içinde ki can'ı gönülden hakikatte can  damarıdır. 
Aşktan aşarsın  bir an herşeyi ve yaşamı arşınlarsın.
Anlarsın ki; sonsuzluğa aşksın.
Sen ve ben olmayacaktı aşk olduğunda.
Aşk olacak seni sana, beni bana ve bizi bize olduran. 
Oluşmak zamanlaydı olmak bir an.
Zamansızlıkta ise her an olabilmekti aşkla. 
Biz bizden öte biz olduk 
Bizde biz bulduk içimizden ve  bizsiz aşka aşkla varolduk. 
Henüz ulaşılmamış veya ulaşılacak.
Zamanı aştığında insan daima aşkın zamansızlığına ulaşacak.
Aşka yanmak özünde yaşam olabilmektir.
Anlarsın ki; yaşamı aşkla hissetmek yaşamaktan öte yaşamın kendisi olmaktır aşk.
....
Dağ ile kalpten yücelirsin  bir an.
Dağılan  düşüncelerinde
ve darmadağın bir sen ile ufkunda kalpten dağlanırsın.
Bir  yar  sunar  bilinmez  uçlarından.
Şimdi ne kadar düze çıksada yolların,
Büyütürsün içinde  yokuşlara   uçurum.
Anlarsın ki; yankı olur yar aşka ve bahar en çok dağda yeşerir.
....
Kendi karanlığının fecrinde  güneşle buluşursun bir an.
Yanar  kalbin ve yansır  bilinmez  gündüzlere.
Hissedersin ki; ne kadar taşırsan içinde  aydınlık, 
bir  mühürdür  kalbe yansıyan mürekkep.
Ve işte o gecedir şiir aşk ve yansıma içinden duyulan ışık.
Anlarsın ki; en parlak ışık kalpten doğardı gün yüzünden öte aydınlığa yansımak için.
Kayıt Tarihi : 4.7.2013 22:07:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!