Varırsın birgün meskene
Varırsın birgün düşe kalka
Şöyle bir bakarsın maskene
Bakarsın birgün düşe kalka
İtersin kapıları birgün
Niçin çağırır oldu beni kuytular
Önümde kapılar neden sürgülendi
Bir şiir gibi bölünen bu uykular
Beni ıssızlığa mı davet edendi
Kıstı ateşini gökte yüce kandil
Bu odamdaki sessizlik senin sessizliğindi
Senin gözlerindi aynada gördüğüm gözler
Başucumdaki perde senin gelinliğindi
Ve senin duvağındı bu tüller...
Senin hayalindi odamda canlanan
Sensiz günlerin tadı çıkmazken
Senli günlerin adı çıkıyor
Gündüzler mekruh
Geceler haram oluyor
Ne vakit ki sen gitsen
Ne gariptir ki;
Sokaklar matem kokar
Sen ilaç kokarsın
Matemden her yerde var
Sen bir yerde varsın...
Yoklukla varlık soğur
Beyaz bir şalı örter gibi omuzlarına
Nurlu kar taneleri ağır ağır düşecek
Rüzgarların yanaklarına sürdüğü kına
Sıcak gülüşlerinle dökülüp yollarına
Rengini kuruyan bir yaprakla bölüşecek
Paslı kepengin ardında dar merdivenler
Ve küçük bir dükkanın üst katı...
Duvarlarına çarpar şarkılar
Pencerelerinden sızar nağmeler
İçinde yalnızlığı saklar kaskatı...
Yaradır göğsümde hasretin
Gidişin bir vurgundur içimde
Avuçlarımda kaybolsa da bir elin
Derim ki diğer elin kimde?
Gözlerim gözlerinde kilitli kaldı
Saçını savuran rüzgar, beni de savurdu
Bir ahenk ki; beni de aldı
Bir hüzün ki; seni de vurdu
Eline değen bir şairin eliyse
Bırak herkesten bir minare olur
Aldırma geç sen kubbe olmaya bak
Herkes bir gök gürültüsü bir yağmur
Sen şırıl şırıl şadırvanlardan ak...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!