Ay bir damla nurla süzülür geceye,
Dumanım yükselir, bir hayal gibi sessiz.
Her nefeste sen, her suskun cümlede,
Yokluğundan örülmüş acı bir benek.
Konuşurum bazen, avare sözlerle,
Ama her harfimde, derin bir yankı var.
O yankı ki senin adını fısıldar gizlice,
Özlemin dokunur en mahrem yanıma.
Bir yanda ayışığı, diğer yanda dumanım,
İki âlem arasında savrulur gönlüm.
Sanki sen o ayın göğsünde parlayan,
Bense dumanıma saklanmış, biçare bir hüzün.
Her çiçekte gözlerin, her esen rüzgârda,
Kokun gelir usulca, yakar içimi.
Sustuğum yerde sen, gözlerimde sen varsın,
Konuştuğum yerde özleminle, hasretin işkencesi.
Ne zaman diner bu çığlık, bu yanan kor?
Ne zaman kavuşur tenim, sımsıcak tenine?
Beklemekle geçer ömrüm, bu sonsuz yollar,
Sustuğum yerde sen, konuştuğum yerde özleminle...
Oysa biriktirmiştim sana bütün kelimeleri,
Her şarkının bitmeyen o son dizesinde...
Şimdi hepsi boğulur bu titrek dumanda,
Bir ateş yakıp, gömdüm seni benliğimin ötesine.
Gözlerim bakar durur, o karanlık göğe,
Ne bir yıldız kayar, ne bir umut ışığı.
Anladım ki bu yara ne gurbetle diner,
Ne de sahte bir sıla türküsünün ağıtında.
Ne zaman gülerse yüzüm, bir yalanı saklarım,
Dudaklarımda donmuş, yarım kalmış bir tebessüm.
Çünkü her kahkahamın altında, her neşemin,
Gizli bir uğultu var, senin bitmeyen hüzün.
Ben ne sana varırım, ne kendime dönerim tam,
İki uzak liman arasında kalmış demir atamam.
İşte bu yüzden suskunluğum, işte bu yüzden duman,
Çünkü seni söylemeye ne söz yeter, ne de zaman.
Şimdi kül tablasında sönmüş bir iz gibi,
Ne yaktığım ateşe ne de bıraktığım maziye aitim.
Bu bitmeyen yolculuk, bu mecburi hicranım,
Artık benim tek sılamdır, tek gurbetim.
Ne gelirsen sevinecek, ne gidersen kahrolacağım;
Çünkü sen zaten içimde, bir duman olup kalansın.
Ne bir köprü kaldı ardımda ne bir dönüş bileti,
Sadece o ay ve bu çiçekler kaldı şahit.
Bilirim, bu iki yüzlü hasretin bitmez ki hikayesi,
Sustuğum yerde sen, konuştuğum yerde özlemin,
İşte hayatımın tek ve lanetli saadeti.
Artık sensin gònlümün hem sılası, gem gurbeti.
Artık ne bekleyenim var, ne de dönülecek bir yerim,
Ne geçmiş bir teselli, ne gelecek bir ümit.
Ben bu dumanlı yolun, bu hüzünlü yaranın efendisiyim;
İki dudak arasında asılı kalmış, ebedi bir 'eyvallah' ile biterim.
Kayıt Tarihi : 10.10.2025 17:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!