Saat diyorum geceye çeyrek var
Ve ben hala ince, beyaz bir bardağın
Anason kokusundayım
Nerden alıştım, bilmiyorum bu beyaz tada
Ama içinde bir hoş oluyor kafam
Hafif, tatlı bir serinlik sonra bir uyku hali
Bir şiir
Kimsesiz bir boşlukta
Bir şehir
Milyon milyon kalabalıkta
Bir şair
Ağrılı bir geceye akıyor zaman,
Ay bütün görkemini gösterircesine
Dolgun ve parlak ışıklarını
Salıyor denize...
Bilsen, nasıl da mutlu
Nasıl da umutluydum
Bu gece de sen düştün gönlüme nazlı bakışlarınla
Gözlerinin dolusuna değdi gözlerim
Dokunamadığım yaşlarında boğuldu sesim
Kahroldum sesinde titreyen dilsiz çığlığa
Acılarımız ortak yalnızlığımız da
Sancılı bir bakirenin doğumu gibiydi
Yokluğun...
Adını binlerce kez bellettim
Bu ıslak, dilsiz kaldırım taşlarına
Derisi yüzülmüş Nesimi gibi
Hırkasız ıslandım gözlerimin yağmurunda.
Çığlık çığlığa bir sessizlik benimkisi
Kor gibi bir yürekten kopan
Her solukta biraz daha öldüren
Sessiz bir çığlık
Gecenin bilmem kaçı
Yoksun
Uzun zaman oldu kokuna hasret
Bu tenim
Ellerin bir nakkaşın elleri gibi
Zarif ve narin narin dolaşırdı
Dünden kalma bir yara
Öyle eski ve öyle ağır ki tende,
Her dokunuşta derinde hissedilir acısı
İçten içe kanar
Sessizce
Çırılçıplak ve acı...
Uzak bir yalnızlıktan gelmişim
Göçmüş bir yorgunluğun esiri
Bitmez, bitmek bilmez
Sensizlikteyim...
Koca bir şehrin ortasında
Hüzne gebe bir tenhada
Bir şehir
Koca kalabalıklara koynunu açmış
Masmavi bir denizin dibinde
Kimbilir kaç bin yıllık bir tarihten gelmiş
Kaç sevdaya uğramış,
Kaç ihanet görmüş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!