“Sen” nöbetindeyim her gece…
Uykusuzluğumun adı “sen”,
Çâresizliğimin adı “sen”,
Yoksunluğumun adı “sen”,
Yalnızlığımın adı…
“Sen”…
şerefe dostlar!
kadehimi, güz dökümüyle savrulan ölü yapraklar için kaldırıyorum!
sarıya çalan tenlerindeki teslimiyetçi bakışları arasında
toprak ananın kucağına süzülen ölü yapraklar için!
şerefe!
Kayıp kentler gördüm, kayıp adamlar
Kayıp bedenlerde yanıp da sönen
İşte tam şuramda kor bir yangın var
Neron’dan farkın yok, ha Roma ha ben…
Nâfile, yakacak filan arama.
hüzün kuşları kondu dalıma
bakıp ağladılar benim halıma
herkesin derdi var, bende yara
kanıyor derinden, geçmiyor işte
yar yara açtın yüreğimde
Gümrah saçı örten bir beyaz perde
Cemâlinde özlem, cemâlinde nûr.
Bir kelâm eylesen, devâ her derde
Bir tebessümüne, kâinat durur…
Beklersin bir garip, Tatlı Çeşmede;
Tersten giydim gömleğimi
Bağladım kollarımı, oturdum.
Duvarların rengini beğenmedim
Beyaza boyadım delice…
bir defterin ortasında, yürüyorum yalın ayak
ne yana uğrasam acıtıyor kelimeler
ve kurşun gibi saplanıyor göğsüme
nerede şimdi bu şiirleri yetim koyanlar?
neredeler bu pervasız cümbüşün kuklacıları?
bir mum alevinde üşüyorum
aklımdan firar ediyor binbir düşünüş
gözlerim yorgun, ruhum güçsüz; ay, çok parlak geceme
yükseliyor göğe bir beyaz düş
aklımdan firar ediyor binbir düşünüş
Oluruna yaşamak…
Çıkmazların terki,
olacakların kabulü,
olmamışların hayali…
Oluruna yaşamak…
bir uslanmaz velet gibiyim dünkü
seni görüp düştüğüm ilk andayım
ayağa kalksam da nafile çünkü
ben hep gözlerinin boşluğundayım
hayli zaman geçti, bir geçmedin sen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!