Nasıl bir ateş düşürdün Ali’m
Kronikleşmiş yaralarımıza
Alevi yanar da yanar içimizde
Yürekleri yakar dağlar
Gülmelerin alıp götürüyor ya bizleri
On yıl olacak baba dile kolay
Ne senin yokluğuna alışabiliyorum
Ne de senin döneceğine ihtimal veriyorum
Ne zamandır elim kaleme uzanmıyor
Kelimeler anlam yitirmiş
Babam yıllar oldu kalemim durmuş
Dökemiyorum kelimeleri kâğıda
Bir koşu var buralarda
Adını yaşam diye koymuşlar
Herkes koşuyor baba
Kim sever bizi bizden daha fazla
İçimizdeki bizi yok etmedikten sonra
Kim sarılır bize biz kadar kendimize
Özümüzden sevgiyi tüketmediğimiz müddetçe
Bugünün çocuğuyum
Annem babam duy beni
Yarınların genciyim
Zorluklara sal beni
Annem babam duy beni
Onca hayallerinin arasında
Bir hayalin gerçekleşmesini istersin
O da sağlam temele denk gelmez
İlk İş Günü
1. Perde
(Oturma odasında anne, baba, büyük anne, büyük baba ve çocuk. Büyük anne ve büyük baba haricinde herkesin elinde cep telefonu var. Ve cep telefonuna bakmaktadırlar.)
Yaşlı Teoman: Ehh! Sohbetinize de doyum oluyor.
Yaşlı Ela: Evet, öyle ya öyle ne güzel sohbet ediyoruz. Bak maşallah oğul bir gözlerini açmış güzel güzel bakıyor. Gözleriyle sanki ışık saçıyor. Sanırsın mutluluktan uçacak. Ama mutluluğu bizde değil elindeki alette buluyor.
Yaşlı Teoman: Ah, ah be hanım! nerede bizim o eski sohbetler. Bizim zamanımızda alet mi vardı. Yok tabi! Otururduk bütün aile birbirimizle sohbet ederdik. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmezdik. Şimdi tutturmuşlar bıt bıt bıt. Dur bakalım ne olacak.
Acıyı hissetmek için tokat mı gerekli
Bir çocuğun haykırışı acı hissettirmez mi
Özlemek için mesafe mi gerekçe
Saniyeler içinde sevgili özlenmez mi
Öyle bakma ellerim titrer sesim titrer
Ben kovalarım onlar ise peşinden gider.
Öyle bakma, kalbim başkaldırıyor
Utanırım ben, utanır gözlerim, utanır esmer bakışlarım
Sonra sessizlik çöker coşkun dilime
Öylece sakin, öylece masum kalır
En büyük başarılardan biri de
Sevgiyi zamanla yontarak
Ufacık hale getirmek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!