Nurevşan yüzünde hidayet mührü.
Eliyle titretir yer ile bahri,
Doyulmaz bir yüzdür o yüzün seyri,
Uğruna canımız feda Efendim.
Kokusu yayılır seher yeliyle,
Yılların hasreti var, yüzünden okunuyor
Söyle bana ey dertli, sana ne dokunuyor
Senden kopan gençliğin bir menzile akıyor
Ömür nehri durmadı bak hazana dönüyor
Halepçe, Dün ve Bugün
Ve zalim kuşandığı zulmüyle,
Kinini kustu Halepçe’de.
Kin, ölüm oldu, kan oldu.
Ölüm, gaz bulutlarıyla buluştu
Yine hüzünlü karanlık çöktü
Tek başınasın dertlerinle yalanız.
Duvarlar anlamaz boş bakışlardan,
Sabahlar zor edilir
Anlamsızdır zaman
Haz Oldu Bana,
Dünya pazarına geldik o yerden,
Hikmetler devşirdik rüzgârdan yelden
Kuran ki bir rehber, Rabbi Ezelden.
Yolumu Gösteren “söz” oldu bana.
Dünden kalan borcumuz var hayata,
Yarınlar içindir avuç açtığımız nitekim.
Her yaprağın düşüşü
Zarardır kesemize.
Bir sonraki baharı beklemek..
Sevgiye muhtaç,
Bir bebeğim ben,
Nolur alın yüreğimi,
Saklayın tertemiz avuçlalarınızda.
Cennet esintilerini,
Meyledip harama kaşık çalanlar,
Maksadı menzile zinhar varamaz.
Mazlumu görmeyip keyfe dalanlar.
Bir vakitten sonra helal aramaz.
Haram irtikaba kalkınca bir el,
Şehrin Akşam Kızıllığı
Koca Şehrin akşam kızıllığında,
Batan günle birlikte
Yüreğimde kızıllara boyanır.
Bir renk
Yar demek nedir ki yar,
Analar eşsiz bir yar.
Şimdi sesini duyar
Bağırsan anacığın.
Analar Eşsiz Diyar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!