Ben ateşi anca
Senin çaktığın kibritteki kadar masum
Tutuşturduğun çıradaki kadar parlak
Kazan kaynattığın ocaktaki kadar büyük
Teneke sobamızdaki kadar sıcak bilirdim
Sırf her uzanışımda cıs dedin diye
Sırf bir seferinde elimi değdirdin diye
Sırf o yüzden
O yüzden korkardım ondan anne
Ocaklığa senidi sacı kurup
Yufka ekmek yapmaya başlayınca
Başından hiç ayrılmazdım
Yağlı şepit yap diye başının etini yerdim
Hani bazen baca çekmez tüter diye
Duman odaya dolar içimiz yanardı
Ciğerlerimiz çıkardı öksürmekten
Sırf sen kızdın diye
Sırf gözlerim acıdı ciğerlerim yandı diye
Sırf o yüzden
O yüzden nefret ederdim ondan anne
Dağda ekin biçerken
Öğleye doğru boz armudun dibinde
İsli tenceremizde pilav pişirirken
Koşar gelirdim yanına
Patates gömerdim külün içine
Pişenleri çıkarırken
Bazen yanlışlıkla kömür avuçlardım
Sırf parmaklarım kıpkırmızı oldu diye
Sırf kabarıp su topladı diye
Orak tutamayacağım diye
Sırf o yüzden
O yüzden kaçardım ondan anne
Gazla elektrik gelince
Ne kibrit kaldı ne çıra
Ne ocak ne baca ne teneke soba
Senin o saatlerce
Tutuşturmak için uğraştığın ocak varya
Bir tek düğmeye bağlandı
Aç kapa aç kapa
Gerekmiyor başka zahmet başka çaba
Sırf baca tütmüyor ciğerlerim yanmıyor diye
Sırf gözlerim yaşarmıyor avuçlarım kabarmıyor diye
Sırf o yüzden
O yüzden rahat uyuyordum anne
Dün gece
İnsan ve hayvan seslerinin birbirine karıştığı
İnanılmaz bir kargaşa ile uyandım
Dışarıya pijamalarla fırladım
Ateşi gördüm anne ateşi
Dağı taşı sarmıştı
Bizim köyün ben diyeyim on sen de yüz katı
Duman ve alev bulutlara değiyordu
Cehennem kızılı gecede
Kozalaklar birer alev topu olmuş
Metrelerce uzağa fırlıyordu
Kibrit dediğin çıra dediğin ne ki
Dumanı gördüm anne dumanı
Tüten soba çekmeyen baca ne ki
Rüzgarı da alarak arkasına
Kudurdukça kudurdu
Büyüdükçe büyüdü
Bağa bahçeye yürüdü
Ne dağ dinledi ne bayır
Önüne ne geldiyse yaktı cayır,cayır
Ne kaplumbağa kaldı ne tavşan ne tazı
Sakar keçiyi kınalı kuzuyu sarı kızı
Kara kaçanı sapı samanı
Hepsini kaybettik,kaybettik anne
Hani evimizin doğusunda
Salıncak kurup sallandığımız
Dibinde oturup çay içtiğimiz
Yaz kış kuş cıvıltısı eksik olmayan
Rahmetli dedemin küçükken ektiği
Yan yana iki andız ağacı vardıya
Artık ne kuşu var onların
Ne dalı ne de yaprağı
Her şeye rağmen inatla dimdik duran
Kapkara gövdeleri kaldı
Yağmur yağıp güneş doğunca
Baharda yine dal verip çiçek açar mı
Açar mı dersin anne
Çok şükür duvarları aşıp gelememiş
Soğuk mermerlere dokunamamış ateşi
İsi değmemiş külü gelmemiş
Arife gün su tutup ellerimle silmiştim
Tertemiz duruyor başucundaki taş
Üstündeki çiçek yemyeşil
Toprağınsa yamyaş
Bak yanında iki büklüm oturuyorum
Ne olur bana kucak aç
Kaldırdım ellerimi olabildiğince
Dualarım seninle seninle anne
Kayıt Tarihi : 5.10.2008 17:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

muhabbetle
TÜM YORUMLAR (46)