Rüzgârın, usulca dokundu kalbimin derinliklerine
Tıpkı çiy tanesinin, papatyanın tenine dokunduğu gibi
Açtırdı yapraklarımı gökyüzünün mavisine
Düşüyorsun çise gibi avuçlarıma
Ya, yağmazsan bir gün yüreğime
Rüzgârın, usulca dokundu kalbimin derinliklerine
Tıpkı çiy tanesinin, papatyanın tenine dokunduğu gibi
Açtırdı yapraklarımı gökyüzünün mavisine
Düşüyorsun çise gibi avuçlarıma
Ya, yağmazsan bir gün yüreğime
Söz taşları çarpıyordu gözlerime, saçıma, ellerime…
Ama ben yine de gittim
Hep gittim,
Her yanıma irili ufaklı söz taşları çarpıyor.
En çok da yüreğime vurup duruyorlar
Okul yolunda
Uçsuz bucaksız
şehirler okudum —
Hepsi gözlerimin bebeğiydi.
Işıklı yolları vardı
hep, karanlıkları aydınlatan.
Göğüs kafesindeki dünyanda,
Aklını fasıklığa tutsak etmişsin,
Bundandır;
Gönül gözünle göremediğin
ne güzel kabahatli ne de çirkin.
İkisi de senin şuyuun
Ey zaman,
Beni hangi sahipsiz hatıraya yazdın?
Hangi eksik hikâyenin ortasında bıraktın
Ki?
Renkleri hep birden sönmeye yüz tutmuş gündüzlerin,
Yıldızı gölgeli gecelerin.
Baharı arayan insan yağmurları başlasın,
Çiçekler sulh açıp, böcekler çanak tutsun düzene…
Tomurcuklu, damla damla yağsın toprağa,
Süslü böceğin kanatlarını yıkasın.
Hadi çıtalı uçurtmamızı kapıp,
uçurtma tepesine çıkalım…
Farzımuhal,
Daha sekiz yaşımıza yeni basmışız,
o uçarken biz yine gelecek hayalleri kuralım.
Hani şu prangasız olanlarından.
Zaman,
İdealarıma çarpıp rüzgarlar gibi savruluyor.
Buluta çakıyorum bir bakış, nehirler yağdırıyor eteklerime,
Sürükleniyorum sonra,
çekiyorum bakışlarımı üzerinden,
Yere bakıyorum ki, akıntısına kapılan yapraklar gibiyiz.
Dinlemiyorlar,
Söz değil, yankı bekliyorlar.
Dinlesinler;
Bir susuşta kopan fırtınayı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!