Neydi beni benden alan, bu denli kaybeden… Bir var oluşun içinde bu denli yok eden? Dünyaya küstüren kimi zaman, kimi zaman en barışık kıldıran…
Saatlerce aynalarda, gözlerimde hayallere daldıran neydi?
Yağmur vakitlerini bir çocuk şenliğiyle bekleten, sırılsıklam oluncaya kadar her zerrem, mutluyken bir anda hüzünlendiren neydi?
Her duyduğum müziğe benden bişeyler ekleten, yerli yersiz dudaklarımda ismini mırıldanırken, herkes benden bir söz beklerken, bendeki bu sessizliğin sebebi neydi?
İçimdeki fırtınaları bir tebessümle gizleten, dost diye bana geceleri seçtiren, masallar âleminde diyar diyar gezdiren, sebeb-i hıçkırıklarım, haykırışlarım neydi?
Vuslata ermek varken bana hasreti sevdiren, senden gelen her şeyi bir nimet belleten. Bir sevdalı bakışına bu canı feda ettiren…
Açtım bütün pencereleri,
Vakit hazandır, hazan mevsimi
Ağaçlar soyunmuş, her şey çırılçıplak
Dallar boynu bükük, bedenler dertli…
Yürek biraz hazin, dertliyim bilirsin
Sen uzak diyarların yakın mesafesisin
Ne ırmaklar çağıldar aramızda
O kadar çok ki yollar
Aşılmaz sanılan nice heybetli dağlar…
Hele öyle bir köprü var ki senden bana
Bunu nasıl anlasın sevenden başka…
Yar gitti, bir eylül dü, yağmurlu...Eylül...Hüzün zamanı, hazan mevsimi...Eylül...Sadece gözyaşlarını barındırır arşivi. Giden sevgilinin yollarına serilir hasret sözcükleri.Umutsuz aşıkların bekleme odası gibi.Yas tutma günleri...Eylül...Sönmeye yüz tutmuş aşk ateşleri...
Evet yar gitti.Bir eylül dü, yağmurlu...Hayır Eylül bu kez aşk zamanı.Yeniden aşk bu kez, yine giden sevdanın peşine...Sana inat, beklemek yok yaslı gamlı, kasvet ağaçlarının altında.Eylül...Sana inat ıslanmak sırılsıklam muhabbet yağmurlarında..Umut ardımsıra gölgem gibi.Vazgeçişler yok gönül lugatında. Eylül...Sana rağmen, yaktığı sevda ateşi hala yanmakta...Gitti...Gözler kör, dil hala onu anmakta...Bu yürek hala yar diye atmakta...
Kaç bahar önce gelmeliydin bana?
Adını kimbilir kaç ağaca kazıdım,hasretlikten...
Deli yağmurlarda ıslandım,sensizdim
Kaç gönüle girdi bu yürek,ama hiçbirini sevmedim...
Gidişin,kasvetli bir eylüldü
Kapkara bulutlar ele geçirmiş şimdi
Ben seni sevdim…
Bir ayışığı buluşmasıydı bizimkisi
Şehri bir yoğunluktan sıyrılıp
Bir ağaçaltı romantizmiydi
Dudaklar suskun, dil lal olmuş sanki
Sevmelere şart olmaz
Dikenin hesabı gülden sorulmaz
Ağlamak yazıldı mı kadere
Gülmek artık yakışmaz
Kanunu yoktur onun
Yırtıp gecenin karanlığını
Tırnaklarıyla kazırdı bütün fani aşkları
Yusuf * diye diye Züleyha sıfatlı
Mecnun * yoluna Leyla diye yandı
Coşkun yüreğinde bir gül bahçesi
‘’Her sevda bin defa ölmektir’’ le
büyüdük biz en sevmemiz gereken dönemler de…
bununla köreltildi yüreklerimiz…
’’bin defa ölmek! ’’
cahil yüreklere ait sözlerle
kilitledik kapılarımızı…
Aşkın mı tükeniyordu yoksa zaman mı beni sana bu denli yabancılaştıran? Bir akşam üstü kuşbakışı görüntüsü müydü yoksa denizin, beni böyle coşturan? hep uzaklara mı bakacağım belki senden bir selam … İstanbul dan mı nefret ediyorum yoksa sana olan sevdam mı beni bu denli hırçınlaştıran?
Yürek alev aldı alev, gözyaşlarım kafi değil…
Umutlarım sessiz, sessizliğim çaresizliğimden belki.
Düştüğüm sevda denizinde ansızın ,
Bu boğulmaya yüz tutmuşluğum seni sevmediğimden değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!