Aşkın tarifi yok.
Çünkü tezatları sever.
Bazen ulaşılmaz hedefe,
Bazen bağlanır elife
Ancak hep boyun büker
Kaderine der şerefe
Toz duman olur çöllerde
Aşk olgunlaştıkça sevgi olur adı.
Aşk ölür sevgi baki kalır.
Kimse kime âşık olacağını bilmez de
Başı döner cilvesinde aklı kalır
Denk gelme derler ye kabullenirim
Yoğunlaşır ya duygu
Tayfuna benzer kurgu
Ölmüş gibi sarar uyku
Alıştıkça özlem, acıyla dağlanırım
Ruhu sevda
Teni mevta
Sarar Mevla
Gölgesinde…
Her yol Allah’a gitmeli ki, o aşkın meyveleri-çocukları ilahi olsun. Sevdası kalp limanına demirlemeli, mevtası dünyaya esir olmamalı. Çiçek gibi solmasına razı, mutlulukları sarmalı her anı, sallanmalı yaşlının tek dostu oturağında, dökülmeli umutları hareketsiz bıraktıkça zaman. Yaşlılık sona yaklaşmak zannederler ya, sanki ölüm gençlere uzak. Aynı çizgide yürüyen elektrik, herkesi aynı anda yakalar ve çarpar-Baş ve son dinlemeden. Asıl öldüren hareketsizliktir ve anılara mahkûm genç kalmış sevdadır. Yaşadığını zanneden geriye döndüğünde kendisine yabancı bir geçmişe acıyla güler geçer. Anılar kopuk, acısı koruk ve zamana yabancı bir gelecek kıskanç aşklara ite kalka dokunur işte…
Aşk kelebeğin ömrü gibidir-günlük. Onu koleksiyon yapan sevdalar yaşatır ancak. Eğer duvarda asılı Kur’an gibi olursa, seyreden bile olmaz, bakmaz yüzüne. Eğer müzelerde sergilenir ve her çeşidi sergilendiğinde Kur’an sayfalarını anlayarak okur gibi mutlu eder, seyredenin gözlerinde… Verilen fırsatı değerlendiren aşk, kalbinde vücudunda serpilir bir günlük bile olsa ve merakla birçok sevdaları kalplere doldurur. Aşk ancak, aşkının farkına varmasıyla sevdalara gebe bırakır. Duvarlardan gönüllere iner, müzelerde sergilenir, ölümünde bile hareket ve ruha sahip olarak yaşar. Böyle yaşlanan insan nasıl hareketsiz kalabilir ki… Yaşlandığında bile dinç, sergiler kendini gençlere ve zamana karşı. Aynı çizgiden gelen yaşam, onların gözünde uzak gibi görünse de, yaşlının sevdasına hayran olan onun ipine-izine sarılır. Haktan alır halka dağıtır. Hiçbir şer ve hareketsizlik yoktur üzerinde, öylesi hafif… Emanetine sahiplenmeden ibadetin izlerinde kalır!
Aşksızlık yalnızlıktır
Her yeşeren dal çiçeğini görmez, dokunmaz
Mutluluk anlıktır
Ateşle oyunu, bozdukça şekli görünmez
Taşın bile sevdası varken dalgalar, fırtınalar zaman içinde onu ufaladıkça
O cansızlığın içinde kendini reddeder…
Aşk yoksa dünya küçülür boğar anlarda
Aşksızlık yaşamadan ölmektir-veda edip dünyaya
Onu anlayan oldu mu bilmem amma,
Canlının fıtratına terstir vesselam…
Kayıt Tarihi : 23.6.2015 12:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

BU VESİLE İLE RAMAZANINIZI TEBRİK EDERİM
TÜM YORUMLAR (3)