Ahh!
Metanetli akşamlarımın karanlığını bozan aydınlık yanım.
Aşk!
Beyhude geçmiş yıllarda,
bir gün mutlaka bana geleceğini bilerek,
sunaklarda kutsarken seni,
erittiğim hüsranlarımın üstüne diktiğim mumların,
sönmek bilmeyen ateşinde,
bir anda yüzünü gördüm onun.
Sanki,
Dünya dönmeye başlayalı,
kuzeyden güney’e seyrine dalınan mehtapların şahitliğinde gerçekleşmiş,
tüm yıldız kayışlarınca tutulmuş dileklerin kabulüydü bana gelişi.
Akıverdim sorgusuz sualsiz...
bir anda...
çatkapı gelişini kucaklayarak
gözlerime düşen ışığında kaybolmak istedim..
“Ve sen” dedim,
“Ve sen”.
Gelişin gibi bir anda yitiveriyorsun,
kırkikindi yağmurları ardından gökyüzüne düşen gökkuşağı ömrü misali,
öyle mi?
“Seninle ölüme giderim” deyip,
ölümsüz döngülerde yüreğimi emrine divane etmişken,
hükümsüz bahanelerle infazımı gerçekleştirip,
ölümlüler sofrasında,
kanımı zebanilere toprak kadehlerde sunman
hangi kitabede yazılmış olabilirdi ki? Söylesene!
Ah aşk oysa
“beklediğimdi , kabulümdü ” dememiş miydim?
Tereddütsüz teslim olmuştum ona?
Peki aşk,
sen bana gelesiye kadar
şu yedi kat alemde onca çiçek varken,
neden zakkumun özünden beslenmiş yanı seçtin bana?
Gül’dü hani senin ismin?
Rayihanda hülyalanırken ben,
koca bir sanrı mıydı yani bana yaşattığın vaadin?
Ah aşk!
Dikenine dahi razı iken bu gönül,
dermansız zehirleri mi yoksa yüreğime zerk edecektin?
Söylesene aşk!
Hayal miydin sen.?
“Suretim sensin arşa yükselen ruhumda” demişken
olabilir mi gerçekten böyle birşey?.
Hayır, hayır!
Yüreğimin bunu kabul etmesi mümkün değil.
Söyle hemen,
hadi hemen şimdi söyle.
Bilinen ve bilinmeyen tüm kitapların üstüne yemin ederek söyle.
Yaşayan veya yok olmuş tüm uygarlıklarda hüküm sürmüşlüğünün yüzü suyu hürmetine,
hemen doğruyu söyle aşk.
“İçinde hissettiğin saadet kadar, gülüşüne düşen samimiyet kadar gerçeğim” de.
Hadi hemen şimdi söyle ki,
gecenin, en karanlık saatten sabahın mavisine ermesi gibi,
yüreğim, gidişiyle bin parçaya dönen halinden,
yeniden sol yanımda atmaya başlayabilsin.
Ah aşk yüzümü dönüp
abı hayat bilmişken seni
sen “günahına girmiş olurum” demeden, can evimi tereddütsüz ziyan sofrası mı edecektin?
Şimdi sorarım sana,
Bunca yıllık beklenmişliği ve sana inanmışlığı hadi bi kalemde geçiyorsun ama ya yüreğimin hali?
Söylesene aşk!
Hani o senin suretindi.
Sakın bana “ben hiç yeryüzüne düşmedim, ömrüne girmedim seni seçilmişlerden eylemedim” deme.
Hayır, hayır!
Ben gönlümü aziz bir aşka verdim
Söylesene!
Ah Aşk!
Söylesene!
Neden susuyorsun?
Görmüyor musun?
Duymuyor musun beni?
Orda değil misin?
Söylesene aşk,
yoksa
orda değil miyim?
Ah aşk!
Söylesene
Şimdi kayan yıldız
yoksa ben miyim?
Kayıt Tarihi : 24.9.2019 02:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aşkın nice sureti vardır ki insanı halden hale getirir, sevindirir.. süründürür... Bir günlük gülüşü yaşayabilmek ümdiyle bin gün öldürür. Tek tesellisi ise yüreğe uğradığını bilmektir.

Aşık yolcu
Ve sevgi sesi
Sessizce teheccüt vakti bekliyorum
Gelenin yeri hazır gidenin yolu
Der gibi
Tebrikler Şairem
Yüreğinize sağlık
En derin sevgi muhabbet ve selamlarımla
Her hâl’inle güzelsin AŞK.
Özlediğimiz kalemden aşk’ı dinlemek güzeldi.
Teşekkür ve saygılarımla.
beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (6)